bundan neredeyse yirmi sene önce, aynı anda aynı yerde olmak üzerine bir şeyler yazmış ve bunu satma imkanı bulamadan kaybetmiştim. hik...

theo angelopoulos'un sonsuzluk ve bir gün'ü, filmi izlemeye başlamadan önce içimde yeşermeye başlamıştı. gelecekte olacak olan ve ha...

işe yine geç kalacaktım, saat 08:26'yı gösteriyordu ve evden henüz çıkmıştım. her gün yaylana sallana yürüyor ve kredi kartı büyüklüğünd...

kulaklığın ikisini takıp müziği de kökleyince, odadaki herkes pandomimcilere döndü:  "your lips move but i can't hear what you'...

  20 sene önce, internet bağlantısı olmayan bilgisayarıma kaydettiğim günlüklerin bir kısmını buldum. genç mies, parasız ve bitik bir öğrenc...

yemeğimi yedikten sonra eve gidip uzanmak yerine işyerine geri döndüm, kimseler ortalıkta yokken yaklaşık yirmi dakikalık bir boşluğum var. ...

dün, oğlumun sekizinci yaşı için onun otuz üç yıl sonra okuyacağı bir yazı yazmak istemiştim fakat işler ve işlemler her zaman benim istediğ...

İsa Bey, bir cumartesi günü dükkanı erkenden kapatıp avlusunda rakı içmeyi çok sevdiği evine doğru bisikletiyle yola çıktı. cumartesi çalışm...

"her şeyin geçip gittiğine, yaşadıklarımızın geçmişte kaldığına kim inandırabilir bizi? anılarımızı avuç dolusu su gibi her sabah yüzüm...

94 yazıydı muhtemelen ya da 93. kolumu omzuna atmışım, bileğimde mor benetton saat ve üzerimde o senenin modası aşırı desenli şortla siyah b...