dün akşam yeniden fight club izler ve bir yandan da bunun kitabını okurken, bu filmi izlememin üzerinden yaklaşık on sene geçtiğini fark ettim. ege üniversitesinde, sinema kulübü ziraat amfilerinden birinde bu filmi gösterime sokmuş ve izdihamdan dolayı oturacak yer bulamayıp merdivenlerde izlemiştik. ben ve willy, filmden sonra kırmızı tuborg içtiğimize eminim fakat filmi sonuna kadar izleyip izlemediğimi pek hatırlamıyorum. merdivende film izlemekten pek hoşlanmam da. diğer fight club'u da, bu sefer yıldız teknik sinema kulübü vasıtasıyla beş sene sonra yine okulda izledim. derslere girmek yerine film izlemek her zaman daha cazipti ve bir hafta önceki "masumiyet" bu kulübü takip etmem gerektiğini söylemişti. dust brothers'ın yaptığı muhteşem soundtrack'i ise dial up bağlantı ve internetin o zaman çorak topraklar olması sebebiyle haftalar boyunca indirmeye çalışmış fakat başaramamıştım. şimdi ise daha ikinci paragrafa geçmeden, albümü indirip cep telefonuma yükledim ve dinliyorum bile.
on senede birçok şeyin değiştiği doğru. hayatımın anlatmaya değer kısmı da 11 eylül 2001'de izmir'e kayıt için giderken uçakların ikiz kulelere girmesiyle başladı. terör paranoyasıyla birlikte doğdum ve dünya'nın neresine gidersem gideyim menşeim nedeniyle sorguya alındım. beni biraz sonra patlayacak bir et gibi gördüklerinden tecrit ettiler ve hep geri çevrildim. insanı çileden çıkartan bürokrasiden başım dönünce de eve geri dönüp itilmişliğimi ve parasızlığımı ancak yazarak geçirmeye çalıştım da ne anlatıyorsun aslanım sen? daha edirne'ye varamadan ne bu dünyanın götüne pandik attım ayakları?
- valla bilmiyorum ağbi bir an dikkatim dağıldı, neyden bahsedeceğimi şaşırınca bu çıktı ortaya. terör paranoyasını da cümle içinde kullanmak istiyordum, bu vesileyle kurban bayramınızı kutlarım.
neyse, çalışmak istemediğim daha doğrusu dev cepheli oteli modellemeye başlamak için yeterince sabrı bünyemde toplayamadığım için yazarak dikkat dağıtmak ve aklımın iplerini salmak istiyordum bu iyi oldu. dışarısı soğuk ve hava her an yağabilir. klima ise sıcak üflemeye devam ediyor. cuma günü tron legacy izleyip 3d'nin büyüsüyle sarhoş olmaya gayret edeceğim, şimdilik hayattan beklentim bu yönde. cumartesi ise yeniden güzel ve sıcak ev. asil ve muhabbetşinas muhabbet kuşumuz panpa'yla haftanın değerlendirmesi, karşılıklı iftira atmalar ve kırmızı tuborg'un betonarme etkisiyle biten gün.
pazar günü ise gelidonya feneri yolcusu kalmasın. kilometrelerce yürümek ve sonunda ada manzaralı beyaz duvarlı fenerin hemen kıyısında dinlenmek, yeterince dinlenip geri döndükten sonra da tarihin gördüğü en ateşli mangalda et bişirmek güzel olacak. çalışmanın verdiği ölümcül nefesi bertaraf edip fotoğraf makinemle daha uzağa gideceğim.
pazartesi de eski tas eski hamam, beni motive edecek tek şey dört haftada biten demo şubat olacak. tek eksiğimiz fotoğraf sanırım:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder