panpa ve ciku'nun zamansız aşkları dolu dizgin devam ediyor. çift salıncaklı (bu insan ölçeğinde çift yatak odasına tekabül ediyor) geniş kafeslerinde birbirlerini seviyor, bazen de yemliklere inip şık bir akşam yemeği yiyorlar. panpa, ciku'nun gözünün kenarını öpüyor bazen. onsuz büyük bir kısmının eksik kalacağını biliyor. gagalarının arasında kalan küçük boşlukta asılı kalan dev bir aşktan bahsediyorum, ikisinin kaç gram çektiği umrumda değil. panpa, fotoğraflarda da görüldüğü üzere bulut gibi çökmüş sevgilisinin atmosferine. fosforlu don juan işte, kendimden yana pek bir umudum yokken; gerçek aşk diye bunların fotoğrafına bakıyorum. fotoğraflarını çekiyor, aklımda onlara senaryo bile yazıyorum. dediğim gibi: sonsuz aşk muhabbet kuşlar arasında olur, pırlantayla saçma sapan taşlarla hiç olmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder