13 Eylül 2011 Salı

yolların başlangıcı

egemen ile ilk defa basketbol sahasında karşılaşmıştım, altı yaşındaydı ve pixar animasyonlardaki çocuklar kadar sevimliydi. topu son gücüyle fırlatmasına rağmen potaya ancak yetiştirebiliyordu. temmuzun sonlarında bir gündü, ondan sonra da baskete gitmedim. neden gitmedin diye sorsan verecek cevabım yok, şuursuz akşamlarım her tarafımı çevreledi. butonların imparatoru ya da öğretilmiş maymunlar gibi belli periyotlarla belli düğmelere basıyorum bir süredir. klavye önümde, yazacak hiçbir şeyim olmamasına rağmen yazma ısrarında bulunuyorum.

bu sabah evden bir elmayı dişleyerek çıktım belki sağlığıma bir yudum da olsa katkıda bulunur diye. sitenin köşesinden döndüm ve onu gördüm, annesiyle okula gidiyordu egemen. bir hafta erken başlamışlardı, alışma süreci mi ne vardı bu hafta. onca sene okuduktan sonra, okulların açılması ve yaz tatilinden döndükten sonra kimin ne kadar değiştiğinin farkına varma süreci bana çok eski zamanların belirsiz anıları gibi geliyor. her geçen gün biraz daha unutuyorum, hissizleşiyor ve boşveriyorum. sonra egemen'i görünce, benim de bir zamanlar çocuk olduğum ve okul yolunu küçük adımlarla arşınladığımı hatırlıyorum. bir elimde elma varken egemen'e, basketbol arkadaşıma gülerek selam verdim; o da aynı şekilde karşılık verdi. okullar sonunda başlamıştı ve bitmesine neredeyse yirmi sene vardı. yine de iyiydi okul, çıkışta umursamadan top oynardın. terlerdin, eve gelince yemeğin hazır olurdu, çizgifilmlerin başlardı. dersler de çok zor olmazdı hani, biraz severek her şeyi hallederdin. 

egemen okuluna girdi, ben de yoluma devam edip ofisin anahtarlarını cebimden çıkardım. işte yeni ve aynı bir gün daha.önce mutfağa gir kahve suyu kaynatmak için düğmeye bas, sonra odaya gir bilgisayar açılsın diye düğmeye bas; sonra bilgisayar açılana kadar mutfağa geri dön ve kahveni hazırla, üç şeker kattıktan sonra odaya bir kez daha, hiç çıkmamacasına gir. bilgisayarın açılmış olsun, çalışacağın dosyaları hazırla, internetine gir ve bedenini terk et. sen artık klavyeye basan parmaklardan fazlası değilsin 28. stor perdelerini ara sıra kaldır ve çocukları izle uzaktan. belki senin gibi bir solak daha vardır, kendi geçmişini görürsün onun çalımları arasında. sonra da işine geri dön ama, bunun için okuduğunu unutma. şükret. öğlene ne yiyeceğini düşün.


Hiç yorum yok: