20 Mart 2012 Salı

nirvana

dayrede uzun uzun yazacak zamanım olmuyor, akşamları da özellikle ehliyet kursundan sonra kafam durma seviyesine yaklaşıyor. aynı sorulara aynı cevaplar son yirmi yılda değişmemesine rağmen, göz göre göre 50 soruda 28 yanlış yapan adamın ensesinden sıkıca kavrayıp "yaradan rabbinin adıyla oku lan şu soruları artık" demek istiyorum. derslere giderek zamanımı çarçur ediyorum fakat sona yaklaştık, artık sadece soru çözüyoruz.   ilkokul hayat bilgisinden aklımda kalanlarla iyi idare ediyorum. dersane birincisi olursam, seneye bedavadan kursa gelip gelemeyeceğimi merak ediyorum.

neyse, bugünden itibaren şunu yapacağım: hangi ayın kaçındaysak, yaklaşık dört yıl sürüp artık biten sözlük kariyerimde o güne denk gelen yazılardan birisini buraya taşıyacağım. blog işi tam benlikmiş, sözlükte yine iyi idare etmişim. entryleri silmeyi şimdilik düşünmüyorum, gerçi cyrano'dan sonra benim için hiçbir anlamı yok ama dursun. here we go:

nirvana

trafikte duran ciplerin yanından usulca yürürken the man who sold the world çalıyordu kafamda. yine ay sonuna bir haftadan fazla varken sıfırı tüketmiştim. evden para istesem, "fatura almasak kaça olur" diyen müşteri gibi "nasihat almasak kaça olur?" diye pazarlığa girişsem, ek kaynaklarla idare ederdim belki ama her ay aynı teraneyi yaşamaktan da sıkılmıştım. gerçi kendi partisinin mitinglerine devletin uçağıyla giden adamın uçak yakıtını ödüyorum, o kadar fakir sayılmam. 19 yaşındaki türbanlının cipindeki benzinin de bir kısmını karşılıyorum. üç günde bir fatura gelir eve, on tane faturadan payıma ne kadar vergi düşüyorsa tıkır tıkır öderim. demokrasinin görkemli seçimlerinin parlak afişleri için de cebimdeki parayı veririm, istemesem bile çalarlar. gasp deyip suç duyurusunda bulunsam, alırlar merkeze "düzeni bozmaya çalışmaktan." sesimi yükseltirsem, biber gazı gelir ciğerime. polisi değil ama ciğerimi severim. devlete borçlu doğduğumdan, hesabım ödemekle kapanmaz. dünyayı satsam ancak karşılarım derken, çalıyordu işte şarkı. nirvana, her zaman yaptığı gibi yine nokta atışıyla vurmuştu beynimi tam ortasından.

istemediğim kadar çok çalışıp da istediğim şeyleri elde edememem. rızam olmadan benden bir sürü şeyin araklanması da tecavüze uğradığımı hissettirdi. manevi tazminat davası açsam, suçlusu yine ben olurdum. mağdur durumda olup da bunun giderilmesi için çaba gösterirken daha fazla mağdur olmak, her ülkede başa gelebilecek bir olay değil. "sen türkiye'sin, çok düşünme bunları" dediğim an, rape me başladı. fiili tecavüz eden yaşlı sapıkların alenen kollandığı bir ülkede, 14 yaşındaki bir kıza salyalarını bulaştırmaktan daha kötü olan tek şey sorgulamaktır. "din kisvesi adı altında ne kafa siktiniz, ümmetinizi ne kolladınız, inandığınız allah önce sizin belanızı versin" demek gerçek hayatta mümkün değildir, altı üstü bir internet sitesinde, bu entrynin götümüze girebilir gerekçesi ise silinmeyeceğinden bile emin değilim. devletin benden aldığı onca paraya rağmen verdiği tek hizmet, korkudur. sadece bende değil arkadaşım, aynısı sende de var. sindirilmiş bir milletin, sesini ancak bir sitede çeyrek yükseltebilen neferleriyiz. öğretmekten ziyade ezberletmekten yana olan eğitim sisteminin, karşısındakine saygı göstermeyi bırak, kendi düşüncesini bile savunmaktan aciz kadavralarıyız.

sözlükte yıllardır görüyoruz; adam başkasından bahsederken "bilmem ne yapan orospu çocukları" gibi başlık açıyor. daha ikinci entryde tam karşı görüşte olan bir başkası girişiyor bu sefer "önce kendilerine bakması gereken orospu çocuklarının tespitidir" diye. al birini vur ötekine, cahil kutuplaşmanın binlerce başlıkta incelenmesi. hiçbir şeyi düzeltmeye ya da başkasının omuzlarına basıp yükselmeye çalışmıyorum. artık "bana ne" demeyi öğrendim, sadece kendimden sorumluyum. yaptığım her şey, okuduğum her kitap, gittiğim her film, tiyatro, düşünce, müzik sadece kendimi geliştirmek için. mahşer gününde, bana hesap soracak tanrıya bile gider yapacak kadar hazırcevap olmak amacındayım. "önce sen hesap ver, başkaları adını kullanarak, milyonlarca insanı fakirliğe, açlığa, çaresizliğe sürüklerken ne yapıyordun?" diye soracağım. "her şeye gücün yetiyordu da, tüm iyi niyetli insanlar rezil olurken, kötüler kazanırken, ne halt ediyordun da şimdi benden hesap soruyorsun" diyebilmeliyim. düşüncelerimin köşesi sivrilmeye başladığında, kanamamak için something in the way dinler, yoluma devam ederim. nirvana sakinleştirir, öfkelenmem gerektiği zaman ise bunu tetikler.

dinlemeye başlayalı uzun süre oldu, her durumuma göre bir şarkıları hep vardı. evdeki sony müzik setinden walkmene, discmanden mp3 çalara kadar bir çok şey değişti; bu adamlardan aldığım lezzet değişmedi. aylarca dinlemediğim zamanlar oldu, başka gruplar geldi geçti, insan sesi duymak istemeyip klasik müzikle haşır neşir olduğum dönemler de yalan değil ama içlerindeki net öfke ihtiyacım olduğu zaman hep yanımdaydı. come as you are dinledim insana ihtiyacım olduğu zaman. onları kırdığım zaman all apologies. pennyroyal tea niyetine devirdim biraları, sevdiğim kız başka şehirde telefonuma cevap vermezken delirip where did you sleep last night'ı çevirdim sabahlara kadar. içimdeki her duygunun süssüz, gösterişsiz, alımsız yansımasıydı nirvana. ne bir ergenlik bunalımı, ne de arayış. ulaşmam gereken nokta, zirvedeyken duyacağım huzurdu.

"and if you save yourself
you will make him happy"

sappy şarkısının ilk iki dizesi. yani diyor ki; herkes kendini kurtarırsa, tanrı bile mutlu olur. herkes kendini geliştirirse, herkes okursa, herkes düşünürse tanrıya ihtiyaç kalmayacağından, o da kafa dinler.




6 yorum:

Adsız dedi ki...

çok güzel! tek solukta bitirdim yazıyı

Adsız dedi ki...

Mutlu musun mies? İyi olduğunu bilmek çoğumuzun içini rahatlatacak

zaphod dedi ki...

Malzemeyi tükettim arşive döndüm diyorsun yani

zamka dedi ki...

ee artık kira derdi yok, fatura korkusu yok, cumartesi çalışma sorunu yok. savaşçılar bölgeden çekildi

mies dedi ki...

@adsız - şu adsızları atsız olarak değiştirmenin bir yolunu bulmam lazım. mutlu muyum? hayır değilim, sadece umursamıyorum. mutsuz olduğumu da söyleyemem. gelip geçici olduğuma odaklandım.

@zaphod - ya olm, uzun uzun yazayım da millet "tüzük mü yazıyorsun lan" der diye çekiniyorum. memurlukta da tutunamazsam, gelip başına çökerim.

@zamka kira,fatura ya da cumartesi çalışma yok. keşke olsalardı da...

zamka dedi ki...

senin için iyi olacaksa benim faturaları göndereyim