18 Ocak 2012 Çarşamba

nevermind

yazılara neden bir türlü giriş yapamıyorum acaba? yazı ritmim tamamen kayboldu, plansız cümleleri ekrana doğru savuruyorum ve ekrana asılı kalanlar iyi kötü bir yazı oluşturuyor. öncesi ve sonrası yok, bir sürecin belirsiz bir parçaları gibi, dubstep'in seçkin örnekleri gibi. aksak ritmler etrafımda uçuşuyor. herhangi bir odağım yok, sanki maddenin dördüncü halinin içinde süzülüyorum. peki daha düzenli öğünleri olan daha düzenli bir hayata geçtiğim ve henüz canımı sıkan bir işim olmadığı halde kafamdaki kaosun nedeni nedir?

soru işaretleri, ısrardan nefret eden genç adamın zihninde dolaşıyor ve sarmal yapı meydana getirerek ona dna'yla birlikte boşa okuduğu seneleri anımsatıyordu. bütün bu yazdıklarımı "aa aynı ben" diye okumuyorsundur umarım, aksi takdirde yalan söylüyor olacaksın. gerçekten sıkılmış durumdayım insanların "aa aynı" diye göz belertmelerinden. aynısı olmasının imkanı yok be mürdüm eriğim, bütün bunlar sadece ben ve benim aramda. neden peki defterlere yazıp kendi halimde takılmıyorum da, herkese açık sitelere yazıyorum yıllardır? yazılarımı okuyup kendini iyi hisseden ve intihar etmekten vazgeçen dört gencin ailesi gelip bizzat teşekkür etmese, okunmak umrumda olmazdı fakat hayat kutsaldır ve bu kutsallığa bir nebze olsun katkıda bulunuyorsam ne mutlu bana.

gelelim kitap yazma meselesine, lütfen bu konuyu burada kapatalım. bir kitap yazacağım fakat bu ha deyince olanlardan olmayacak. gerçi geçen gün pucca'nın kitabını gördüm bir kitapçıda; 22 lira olmasına rağmen 8 baskı yapmıştı ve rastgele açtığım bir sayfa bacak omza diye tabir edilen bir pozisyondan bahsediyordu. birkaç sayfa çevirdim ve gerçekten hayret ettim, bu devirde 8 baskı az değildi david! benim yazmayı düşündüğüm kitap ise bir roman olacak fakat bunu yazacak kadar güçlü değilim ve acılarım henüz küllenmedi. tanrı'dan ikinci bir şans istediğim bir acil servis kapısının önünde, tanrı ile konuşmamla başlayabilir belki. belki tanrı "kardeşine ikinci bir şans vermediğimizi mi zannediyorsun" dedikten sonra anlatmaya başlar. artık kutsal kitap indirmeyeceğini beyan eden tanrı, belki benim kitabıma konuk yazar olarak müdahil olur. dediğim gibi, yazacağım kitap acil servisinin önünde dikilip tüm gücümü onun yeniden hayata dönmesi için kanalize ederken aklıma düşmeye başlamıştı fakat yüzyıllık yalnızlığı uzun yıllar sonra yazan marquez gibi beklemeyi tercih ediyorum. demlensin, iyice otursun ve sonrasında ardımda tek bir kitap bırakarak göçüp gideyim. eğer kitabı yetiştiremeden göçüp gidersem de kitabın adını söyleyeyim bari: eylülün son yağmuru.

evde kimsenin kalmaması istediğim sakinliği verdi, telefonumu da sessize alıp yastıkla boğdum. gereksiz yere çok çalar oldu ve belediyeden haber beklemesem anında pilini çıkartıp onu ebediyete intikal ettirirdim fakat bilirsin iş güç işte. cumartesi çalışmamak uğruna ya rab, ne güneşler batıyor!

bundan sonra daha derli toplu yazmaya gayret edeceğim. mesela cumartesi kuzenim ve onun ekibiyle yaptığımız muhteşem ötesi sazak koyu yürüyüşü ve denizin üzerine çöken sisin içinden geçen gün ışığının ortalığa fantastik bir hava vermesi epik bir destandı ve yazmaya değerdi. artık dağcılığa merak salmamın zamanı da geldi çattı. bölge coğrafyası, her türlü outdoor aktivitesi için elverişli. beydağları'nın gözetiminde küçük bir ilçede yaşamanın da bir avantajı olmalıydı.

10 yorum:

daginikruzgar dedi ki...

burası neresi? dünyanın sonu, burdan ötede kimse yaşamıyor desen inanıcam.öyle sakin..

Adsız dedi ki...

ne yani artik yazmayacak misin? ama bu haksizlik!!! ben hic boyle bi vurgun yedigimi hatirlamiyorum. bizi sensiz birakmasan? :(

Adsız dedi ki...

en azindan artik neden yazmadigini ogrenseydik iyiydi...

mies dedi ki...

fotoğraf, sabah vakti adrasan'da çekildi. hemen koyun sol tarafındaki patikadan.

yazmaya ara vermedim fakat memur olduğumdan ve dayredeki maceralarımı yazmam doğru olmadığından başka bir yolunu bulacağım artık. pek istekli de değilim gerçi.

Adsız dedi ki...

memuriyetin sirlarini ver demiyoz sana be panpa. senden bekledigimiz yine bir yol hikayesi, gecmise yolculuk, hayali gelecekten bir kesit ve sair. bak tatiller de uzamis hazir. hadi be abim..

Adsız Alkolikler dedi ki...

Hocam görüntü çok güzel. Sen yaz hocam. Saçma sapan hikayeler yaz. Biz okuruz.

dimiter berbatov dedi ki...

sen yaz yaz da istersen deli yaz!

lou dedi ki...

sen yazmazken hans von aibeg videoları sıkıcı,illuminati saklı,evren daha bi boş..uzaylılar desen inancımı kaybetmeye başlıyorum.

http://www.youtube.com/watch?v=njbmwfndFH4&feature=related

Adsız dedi ki...

memur olduğundan beri çok sıkıcısın. evet gerçek hayat bunu gerektiriyor olabilir ama mesai saatlerinde memur, diğer zamanlarda mies olsan? please...

Adsız dedi ki...

dizinin sonuna yaklaşıyoruz derken neyi kastettin ki? evleniyon mu yoksa olm?!?