evden işe yürüdüğüm o kısa yolun kayda değer tek öznesi, dünyadan ve dünyanın geri kalanından nefret eden gabor. bazıları onun kedi olduğunu iddia etse de; bazılarından, diğerlerinden, başkalarından, tekil ve çoğul şahıslardan, işe gidip gelenlerden, kendisine samimiyetsiz bir samimiyetle yaklaşanlardan neredeyse tiksinen gabor, kendisini bir kedi olarak görmüyor. o saf bir hoşnutsuzluğun ve bıkkınlığın biraz tüy ile sarmalanmış ve dört patiyle hareket kazandırılmış hali. tanımlamanın sınırlamak olduğunu biliyor, sadece yalnız kalmak ve dünyanın sonunun bir an önce gelmesini çıplak gözlerle izlemek istiyor. yaşamaya hevesli değil ama ölüm de ona cazip gelmiyor.
beyaz eşya mağazasının köşesindeki müstakil kutusunda yaşayan gabor, soğuk kış günlerinde eğer güneş çıkmışsa güneşe yüzünü dönüp ısınmayı sever. maması ve suyu her zaman vardır ama bunu ona getiren insanlara bir sempati beslemez, öyle bir talebi olmamıştır. o biraz mamayla kandırıp her gördüğünüzde kafasını seveceğiniz kedilerden değildir. sırnaşmaz, gırıldamaz, ayaklarınıza dolaşıp sevgi dilenmez. gülmez, gülümsemeyi aklından bile geçirmez. diğer kedilerle ortak paydada buluşmaz, bazen simit yerken ağlayan sokak köpeklerinin sefilliğine hayret eder. pek uzaklara gitmez, ortalıktan kaybolmaz. kıvrımlı patikaları olan parkta günlük yürüyüşünü yapar, kimselerin bilmediği kuytularda kafa dinler. kuşların avlanacak kadar önemli olmadığına inanır, balıklar ise uğruna ıslanılacak canlılar değildir. beslenmeye çok kafa yormaz, sonsuza kadar yaşamayacağının farkındadır. dünya, geçerken uğradığı sevimsiz bir istasyondur sadece. insanları sahtekar, evcil hayvanları ise insanlarla fazla yüzgöz olmaktan iradesini yitirmiş zavallılardır. bazen nehir kenarında yürürken, sanki uçarmış gibi yüzen carettaları izler. bunlar diğerlerine nazaran gururlu hayvanlardır, insanlara minnet etmek yerine denizden nehre ulaşır, su altı çayırlarıyla beslenirler.
isminin birincisi, alemlerin en huysuz organizması gabor hemen her günü aynı şekilde tamamlamaya gayret eder. kimseye kendini sevdirmez, yüzlerinde yılışık gülümsemeyle kendisine yaklaşanlar olursa hemen sivri dişlerini gösterip bir ejderha gibi kükrer. teması sevmez, mesafelere inanır. onu bir organizasyonda, davette, açılışta ya da toplu av şenliğinde henüz gören olmamıştır.
işten eve yürürken gabor'u bir kez daha görürüm, kuyruğunun üzerine oturup çatık kaşlarıyla rüzgarda salınan ağaçları izler. hafif duraksayıp ona bakmamdan hoşlanmaz, sanki o yokmuşum gibi eve yürümemi ve bir an önce gözden kaybolmamı ister. ruhu eşsizdir, tüm canlılardan alfabetik sıraya göre nefret eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder