3 Ağustos 2011 Çarşamba

wild world

winamp, bu akşam diğer günlere nazaran daha iyi çalıyor. canımın sıkkın olduğunu anladığı zaman hep doğru bir liste hazırlar. çivi gibi çakar onlarca yıl önce bestelenmişleri.

işte, elim bir kaza ile aramızdan ayrılan cat stevens ve efsanevi şarkısı wild world. nasıl da bam diye indiriyor tekmeyi adamın suratına, hemen burnunun üzerine. ancak kafasını son hızla duvara ya da yere geçirenlerin anlayabileceği buruk bir acı yüzümün arkasına yayılıyor. kampüsten alıp internet kafelerde dinlediğim, sürekli yanımda dolaştırdığım 60-70 karışık mp3 cd'mi hatırlıyorum. 80-90'lar ile birlikte son kırk yılı yanımda taşıyor ve her şarkıyı büyük bir titizlikle dinliyordum. çoğu yeni duyduğum şarkılardı, değerlerini sonradan anlayacaktım. cat stevens 60-70 cd'sinden seslenirken, mr. big de 80-90'dan devam ediyordu. ne tuhaf günlerdi, ne kadar boşlukta salınıyor ve ne yapacağımı kestiremiyordum. müzik aklımı alıyordu, wild world'un neredeyse her notasında acı çekiyordum. tekrar başa sar ve şurada dur, şarkı son hızla gelsin ağzını burnunu dağıtsın:

"i'll always remember you like a child, girl ". zamansız bir cümle, her zaman her yerde kıskıvrak yakalayabilir. bir internet kafede, anlamadığım derslerin hemen ardında, postalların hemen üzerinde, izmir'in bostanlı'sında, edebiyatın bahçesinde, bir evin duvara bakan yarısahasında. neyse ki artık sol anahtarının altında kalma tehlikesi geçirdiğim günler geride kaldı, duyarsızlığımı geliştirdim. vurdumduymazlık konusunda siyah kuşak sahibiyim. hiçbir şey yapmadan durabiliyorum saatlerce, açık tablarımdan bilgiler güncelleniyor sürekli. yüzümdeki beyaz ışık tanrısal değil, likit kristalden geliyor. bir şeyler yazıyor ama yazının nereye gideceğini çoğu zaman bilmiyorum. bir sürü yarım yamalak ve üst üste binmiş düşüncenin arasında, geçmişin izleriyle, geleceğin bilinmezliğiyle, şimdinin sıkıntısıyla yaşayıp gidiyorum işte. 

"don't be a bad girl" kısmında can çekiştiğimi bilirim, neyse ki hepsi geride kaldı. yetişkinliğin mermer salonlarında öylesine dolaşıyorum, iki arada bir derede.


Hiç yorum yok: