29 Ocak 2011 Cumartesi

haftalık rapor

bir cumartesi öğleden sonrasına da ulaşmayı başardım. bunlardan yeterince biriktirirsem emeklilik madalyası ile şövalye ilan ediyorlar ve cepli penye tişört veriyorlarmış. daha önümde binlerce cumartesi var anlayacağın. fakat bunların hepsinde işe gelirsem ve bu hayattan bu şekilde göçüp gidersem, bu trajedi böyle bitmez ve elektrikli testere ile geri dönerim. cumartesi günü kapı kapı dolaşır, kim çalışıyorsa masalarını ortadan ikiye bölerim. lcd ekrandan fışkıran likitler, lake masanın beyazında kan gibi akar ve tüm patronların ben gittikten sonra verdiği tek ortak demeç:

"gözlerinde merhamete dair tek bir iz bile yoktu" olur. 


ben lafımı peşinen buraya yazıyorum, sonra "bir anlık cinnetle neler de yapmış genç osman hey hey de hey hey" diye adıma marşlar yazılmasın. perşembenin gelişi çarşambadan, luis suarez'in gelişi ise 26.5 milyon eurodan belli olur. eve gitsem de, şu transfer operasyonunu bir an önce gerçekleştirip geçen haftaki ağır mağlubiyetlerin bedelini ödetsem. gerçekten çaresiz kaldım. hele kuyt'la dönmeye çalışırken sol kolum titredi sinirden. steyşın toros gibi kadayıf saçlım, koyun kuyruklum. artık anılarını yedek kulübesinde anlatsın, suarez-torres ileri ikilisiyle hayatı zindana çevirmeye geliyorum. savaş oklarını sadağına dizmiş gerrard'ın selamı ve salavatı üzerime olsun ki intikam için ge li yo rum!

geçtiğimiz haftayı özetlersek eğer: pazartesi-salı metraj belasını bir sonuca vardırmayla, çarşamba kids club modelleyip bunu fotoğrafa monte etmekle, perşembe-cuma ise otel cephesi üzerine serbest sayıklamalar ve bunların model dünyasındaki yeri-önemi üzerine türlü uygulamalarla geçti. cumartesi ise zihnim, titreyen deve börkeneğinin güneşte bırakılmış halinden biraz daha iyi. en azından klima takıldığından titremiyorum. gelecek hafta hazır köfte alıp bunu ocağımda ısıtmamaya yemin ettim çünkü bıktım ulan. statların önündeki seyyar köftecilerin toplamından daha fazla köfte çevirdim. bir de menüler dört kişilik olduğundan ve ikinci kişiyi bile bulamadığımdan, yiyeceğim kadarını ısıtıp gerisini buzdolabına koymak gibi teknolojik bir imkan da buralara uğramadığından, her öğünüm dört insana eşdeğer oldu. her akşam koyun yutmuş yılan gibi yatağıma kıvrılıp hazmetmeyi bekledim. national geographic wild ekibi otele kadar gelip benimle görüşme yapmak istediklerini söyledi fakat fiziğimle gündeme gelmek istemediğimden kapıyı açmadım. gelecek hafta ya bir buzdolabı bulacağım ya da yasımı tutacaksınız.

tel dolap bile yok, günümüzü iki asır geriden takip ediyorum. ama her şeyimin olduğu zamanlardan daha mı mutsuzum peki? tabii ki hayır. benim için önemli olan salt mutluluk ve mercimek çorbasıdır. işaret parmağıma konup bana bakan ve muhtemelen anlam vermeye çalışan renk cümbüşü panpa'dır. kardeşimle oynadığım pes, ailemle gittiğim ören yeri, sevgilimle kaldığımız fantastik pansiyonlar ve odun sobasıdır. yoksa dolap olmuş olmamış, uğur dündar şahsıma canlı yayında hakaret etmiş, mimarlar odası eşgalimi tüm ofislere dağıtmış falan umrumda olmaz. yalnız yine de patron bir yüzlük ateşlese iyi olacaktı lan. neyse pazartesi alırız mayışı, alır da pavyona gideriz. testereyle pavyon basmayı ve kolonları kesip ortalığı cehenneme çevirmeyi uzun zamandır istiyordum zaten.

dört haftalık şubatı da seri döner tekmelerle bayıltırım. bakarsın çalışmaya da alışır buradan bir eve çıkarım ha. evin salonunda kuyu açar, her sabah büryan kebabı yerim.  kuzu sarkıtırım günaşırı, kendimi şımartır ve grekoromen güreşçisi olmak için federasyonla görüşmelere başlarım.

bıraksan akşama kadar saçmalarım ama bir şekilde toz olmam lazım ofisten. karnım acıkmaya başladığı gibi fazla geç kalmak da istemiyorum. zati çalışacağım yok, pazartesine kadar tüm şalterleri kapattım. kaldığım yerden devam ederim de şu anket ve fotoğraf ikilisini hiç sevmedim. işin yok, öncekini sil ve yeniden gönder üstte çıksın. ya da boşver bırak dağınık kalsın. halk, yanılmadığımı gösterdi. lavuklar kaybetti, kazanan luis suarez transferiyle liverpool, klima transferiyle mies, sadık kölem çilekeş esteban ve 2011'e sıcak bir yuvada merhaba diyen sesten yavaş fantastik helikopterimiz panpa oldu.

iyi hafta sonları tuborgers. bilmiyorsanız bilmek için, biliyorsanız da bilgiyi kutsamak için İÇİN!

1 yorum:

turkuaz dedi ki...

Pekâlâ sahip.Sen dersin de içmez miyiz?