11 Mayıs 2011 Çarşamba

don't panic

kapıyı açar açmaz, hemen karşıki duvarda dostane ve büyük harflerle "don't panic" yazısı görmek istiyorum. bu beni biraz daha sakinleştirecek ve her ne yaparsam yapayım, yaptığım şeylerin o kadar da acelesi olmadığına inandıracaktır.

dün akşam üstü otele son kez gittim ve birkaç parça eşyamı da alarak anahtarı şehabettin'e bıraktım. beş ayımı geçirdiğim odaya son kez bakarken, daha önce vedalaştığım odalar aklıma geldi. onları bir daha göremeyeceğimin farkındalığıyla küçük bir "vay be" demeyi severim. istanbul'daki evi zar zor boşaltıp eşyaları sağa sola gönderdikten sonra geride kalan duvarlara ve bir zamanlar posterlerimi astığım için duvarlarda kalan bant izlerine bakarak da bir iç çekmiştim. iki senede her şey değişmişti. beraber eve çıktığım arkadaşım gideli aylar olmuş, hemen kapıyı açar açmaz karşıma çıkan sevgilimin dev posteri de ayrılık sonrası yerini fight club'a bırakmıştı. kırmızı tuborg kutularından ördüğüm duvarı en sonunda kaldırıp ezdikten sonra çöpe atmıştım. şaşkın bir balık gibi evin içinde son kez dolaştıktan sonra da çekip gitmiştim. bir daha eve çıkmamaya kararlıydım, başıma bela edemezdim.

fakat insanın barınmak, çalışmak ve yeterince parası yoksa kira vermek zorunda kalan bir canlı olduğunu unutmuşum. ailemin yanında geçirdiğim uzun aylardan sonra bir işe girmem gerekiyordu. tuborg olsun dedim, olmadı. bir mimara uygun pozisyon yoktu. bir mimarlık ofisinde de mimara uygun pozisyon olamazdı. bir masanın başında gözlerini ekrana dikip akşama kadar aynı hareketlere bir şey çizmenin getirdiği boyun ve sırt ağrısı da yeterince uygun sayılmazdı. işler yetişmeyi beklerdi, bazen programlar cevap vermezdi.

işe girmemenin beşinci ayında artık bir eve çıkmanın vakti gelmişti. dört sene önce 900 liraya çıkılan bir ev yerine, 2011'de onun yarı fiyatına ev bulmak, pek gülmeyen yüzümü gevşetti, rahatlattı ve maslow'un efsanevi piramidinin ilk basamağında dikilirken, paniğe kapılmamam gerektiğini söyledi.

işte don't panic yazısı buradan geldi. duvarımın üzerine geçip ben bu evde yaşadığım müddetçe, işten gelip işe gittiğim günlerce bana yardımcı olmaya devam edecek. (baktım yazının biteceği yok, kısa kestim)



Hiç yorum yok: