21 Mayıs 2011 Cumartesi

wings of summer

bir yarım şu an olimpos sahilinde uzanmış ve yıldızlara bakıyor, başı hafiften dönerken de eudemos'un hayaleti hemen sağda yükselen kalenin surlarına dikilmiş ufku tarıyor. yıldızlar ve atmosfere girerken parçalanan göktaşları hemen üzerinde, dalgaların belli belirsiz sesleri ağaçların arasında kayboluyor. bir gece daha başlarken mitolojik kentte, istanbul'daki kadar olmasa da kendimi eksik hissediyorum. tamamlanmışlık hissi ancak olimpos'tayken yanıma geliyor ve asırlardır süren serüvenin bir parçası olduğumu ancak o zaman anlıyorum. daha önce de oradaydım, daha sonra da olacağım. bundan yüzyıl sonra sen yaşamazken, ben yeniden antik yoldan ve nekropolün kenarından geçeceğim. phaselis'e yağmur taşıyan rüzgarlar, çıralı'daki dar boğazdan geçip yüzümü okşayacak, bir yıldız daha kayarken bir daha yaşamayı dileyeceğim.

çok uzun zaman sonra gece başladığım ilk yazı bu, birkaç fincan kahve ve klasik gitarın ağırlığını verdiği müzikle birlikte gündüzün gürültülü atmosferinden ve ayak seslerinden arındım. araç çubuğunda autocad simgesi yok, telefonun da çalmayacağına eminim. empyrium-when shadows grow longer ile gecenin derinliğini arttırırken sol omzumdan gelen hafif ışık bilgisayar ekranında sönümleniyor. sol omzumdaki melek hafiften uyuklarken, sağ omzumdaki de yazdıklarımı okuyor. günahları yazanın hangisi olduğunu bile bilmiyorum çünkü bu aralar pek günah işlemiyorum. hafta sonuna odaklanan bir gezginim, cumartesi öğleden sonra yola çıkıyor ve pazartesi sabah ofise geri dönüyorum. bu sayılı saatlerde mutlaka yolum olimpos'a düşüyor, kaleye çıkıp bir hayalet gibi aşağıya bakıyorum. daha yükseğe, bir kartalın yaşamaktan mutlu olacağı bir kaya sırtına çok yakında çıkacağım. belki kendi mezarımla karşılaşırım orada, kendimin sonraki hayatlarına bıraktığım bir sembol hemen lahtimin alnında yer alır. mezarın etrafında dolaşıp gölgesinde biraz oturduktan sonra geri inerim. daha önce defalarca ölmüş olduğumun bilinciyle sahilde tekrar uzanırım. 

çemberi tamamlamış olmanın bilinciyle gözlerimi açarım, bir bakarım ki daha sahile gelmeme saatler var; evimde oturmuş bunun yazısını beyaz ve parlak bir ekrana yazıyorum. zaman mekan önümde diz çökmüşken, adil bir kral gibi kılıcımla onları kutsuyorum.



Hiç yorum yok: