21 Mayıs 2011 Cumartesi

hepsi bu

japonların dar alanda yarattıkları sonsuz varyasyonlar beni uzun zamandır etkilemekteydi fakat mimarlık serüveninde mesafe katettikçe adamların ne yapmaya çalıştıklarını yeni yeni anlamaya başlıyorum. sonuna izm getirip bir akım yaratmak değil bu adamların derdi, fazlalıkların tek bir zerresini bile mekana sokmamak. geometriye sadık kalmak, oyalanmamak, fikirleri eğip bükmeden olduğu gibi ortaya çıkarmak. plan ve kesitini çizmesi en fazla bir saat alacak bir projeye bir ömür harcamak. bizde durum tam tersi, birkaç günde çıkan ve parsele uydurmak için sağından solundan çekiştirilmiş eklektik sarayların tuhaf detaylarıyla haftalarca uğraşıyoruz. tasarım için zaman yok, bir an önce çizip vermek lazım. duvarın beş derecelik açısı sadece otelin dışındaki yolun bir getirisi. tavırsız, ifadesiz. bir de biraz önce bulduğum projeye bakıyorum, dönüp dolaşıp tekrar içinde kayboluyorum. plan-kesit her şeyi anlatıyor, sadelik mekanın içinde dolaşıp önündeki yeşil hattın üzerinde uzanıyor. ağır tahrik ve yüksek dozda erotizm var. yapacak bir şey yok.










Hiç yorum yok: