3 Mayıs 2011 Salı

evcil

- onur bey siz misiniz?
- misiniz'i ayırdığınız için teşekkür ederim, evet benim.
- dolabı getirdik de, sitenin önündeyiz
- tamam beş dakikaya geliyorum, de'yi ayırdığınız için de bir kez daha teşekkür ederim.

beko'dan gelen yetkililer birkaç saat önce arayıp ne küçük ne de büyük buzdolabıyla birlikte mikrodalga fırını getirdiklerini söylediler. buzdolabına dair birkaç şey biliyorum fakat mikrodalga ile ilgili hiçbir tecrübem olmamıştı. güvendiğim bir teknoloji de değildi, durduk yere ortalığı savaş alanına çevirmesinden çekiniyordum. dolabı köşeye koydular, garanti belgelerini verdiler ve iki kişiden sanıyorum ki biraz daha akıllı olanı bana mikrodalga fırını nasıl kullanmam gerektiğini anlattı. plastik tabağa koyup öyle çalıştırmalıymışım mıydı, yoksa zinhar plastik ya da cam kullanma mıydı, neydi lan! metali yaklaştırmamam gerektiğini vücuduma dövme yaptırdım, sanıyorum toprak güveç en güvenli seçenek olacak. mikrodalga teknolojisine dair hiçbir şey bilmediğini çaktırmadan, "ben bunları zaten biliyorum" bakışıyla adamı dinledim. onlar gittikten sonra da mikrodalgayı fişten çektim. kullanma kılavuzunda "üçüncü derecede, kümes hayvanı pişirin" gibi şeyler yazıyordu. kümes hayvanlarını şöyle bir gözden geçirdim. tavuk, horoz ve hindi vardı sanırım. askerde yeterince yediğim için hindiyi bırakmıştım, portakallı ördek de yapacak değildim. buzdolabının kapağını açtım ve içinde uzanmış bir sürü bira şişesini görür gibi olup gülümsedim. sonunda bir buzdolabıyla aynı evde yaşayacaktım, içinde annemin yaptığı bir sürü yemeği sırayla mikrodalgada ısıttıktan sonra da televizyonun karşısında yemeğimi yiyecektim. buzdolabının üzerinde kendi çektiğim fotoğraflar olacaktı, belki de birkaç bilimkurguya dair tasarım. boş evde ayakkabılarımla yürüdüm, dolapları açıp kapadım, patates kızartması yapabilecek olmamın insanın içini gıdıklayan belirsiz farkındalığıyla da evden çıktım. çift kişilik yatak ve çekyat çetesi de hafta sonuna kadar hazır olacaktı, ondan sonra otel ile ilişiğimi kesip evde yaşamaya başlayacaktım.

evden çıkıp ofise geri dönerken işlerin sonunda hafiften yoluna girmeye başladığını ve hayatın, ben onun için planlar yaparken başıma gelen şeyler olduğunu lennon'un ruhuna rahmet okuyarak bir kez daha anladım. artık evcil bir hayvandım ve istersem mikrodalgada harika şeyler yapabilirdim.



Hiç yorum yok: