23 Eylül 2011 Cuma

hikaye öncesi sessizlik

doğum günümde kapımın önünde bulduğum altı kırmızı bana iyi bir fikir, belki de uzun solukta yazacağım ilk hikayemin ilk adımlarını verdi. çıkış noktası yine benim hayatım, sadece yan karakterleri kafamdan uyduracağım. gündüzleri işe giderken akşamları bira içip yazı yazan ve zamanla, kendi haberi olmadan tüm site sakinleri tarafından yazdıkları okunan genç bir adam. boşa harcadığını düşündüğü tüm gündüzlerin acısını akşamın birkaç saatinde çıkarmaya çalışırken, site sakinleri de onun için üzülüyor ve bir şeyler yapmaya ama bunu ona çaktırmadan yapmaya çalışıyor. yaşlı kadının birisi, onu yıllar önce bir motosiklet kazasında kaybettiği oğlu yerine koyuyor. oğlunun en sevdiği yemek olan domatesli pilavdan yapıp bazen genç adama götürüyor. yeni boşanmış ve hayatının ortasında kara bir delik açılmış dördüncü katta oturan adam da, gencin umutsuzluğunda kendini görüp yalnız olmadığını anlıyor. 

bir apartman, zemin katta da ben. üzerimdeki her katta benimle bir bağlantı mutlaka var. ama kafamı bile kaldırmadığım için olanlardan haberim yok. kimsenin okumadığını düşünüp öylesine yazıyorum. ara sıra yaşlı kadın domatesli pilav getirince, ayıp olmasın diye tabağı alıyorum. fakat yerine yapabileceğim bir yemek olmadığından, tabağı yıkayıp ertesi gün geri götürüyorum. holde hemen genç bir çocuğun fotoğrafı var, öleceğini hissetmemiş belli ki fotoğraf çekilirken. kadının kocası da ölmüş, ona bu evi bırakmış. o da ölümü bekliyor, çerçevelenmiş yüzlerce fotoğraf arasında. bugünde yaşamıyor. onu bugüne getiren tek şey benim, bende gördüğü oğul imgesi. ara sıra kapımın önünde bulduğum kırmızı tuborg'lara da ses çıkarmıyorum, işlerim kötüye gittiğinden maaşı tam alamıyorum, çoğu zamanda işe gitmiyorum. vücudum her geçen gün biraz daha çöküyor ve kelimeler biraz daha yükseliyor etrafımda, aralarından uygun olanları seçip diziyorum. site yönetimi toplantılarında hikayelerim yüksek sesle okunuyor ve eğer beğenilirse, kiradan düşülüyor. çok para değil fakat yine de işime yarıyor. 

tabii bu daha ilk fikir, üzerine düşünmek ve yeterince tutarlı olabilirsem de "öykünün yeni ferhat göçeri" olmak isterim. dikkatim dağıldı lan twitter'da girdiğim goygoy türbülansından dolayı, neyse bu burada kalsın, iyi bir damar bulmuş cıncık gözlü madenci gibiyim zaten. ilham yalpalayarak geldi ve akşama iki bira içelim panpa dedi. içelim panpa, zaten evde bir tane kırmızı olacak. onun üstüne kat çıkarız.




Hiç yorum yok: