22 Ekim 2010 Cuma

have you ever seen the rain?

bazı şarkılar vardır ki, dinlediğim mekanla ölümsüzleşir; bazı mekanlar vardır ki, henüz dinlemediğim şarkıları aramam için güç verir ve bazı anlar vardır ki, her şey doğru zamanda doğru yerde olduğundan, hayatımınn geri kalanında benim için mihenk taşı olur. metallica fade to black'e haziranın sonunda, inönü stadında elli bin kişinin karşısında başladığında gözlerimin dolması; aylar önce yağmurun altında nöbet tutarken mırıldanan askerin bir rüyasından ötürüydü. ne zaman fade to black dinlesem aklıma kamuflaj gelir, botlarıma bakarak yürüdüğüm yağmurlu ve karanlık diyarbakır akşamıyla boynumdan içeri süzülen ışıklar gelir. bu yüzden mekan-zaman-insan üçgenimin tam ağırlık merkezinde olan şarkıları ayrı severim, ayı bir özen gösteririm.

have you ever seen the rain de bu payeyi pazartesi öğleden sonra kazandı. önceden de çok sevdiğim bir şarkıydı ama beyaz taşların üzerinde, yağmurun altında, sevgilimin yanında ve milattan 2010 yıl sonra dinlemek, her bir notanın tadına ayrı varmak da her şeyi yerine oturttu. telefonumda kayıtlıydı ve sesin ne kadar kaliteli çıktığının hiçbir önemi yoktu. creedence clearwater revival şarkılarındaki ruhu, en kötü müzik sistemi bile yok edemiyor. cızırtılı bir radyodan yarım yamalak dinlesen bile aldığın keyifte en ufak bir kesinti olmuyor. sanki on yıllar önce amerika'dasın da üstü açık bir arabayla başka eyalete giderken radyodan çalıyor şarkı. denver taraflarında bastıran yağmur gözünün önüne gelirken, crr ile jack kerouac arasında ortak bir payda olduğunu hissediyorsun.

sahilde uzandık, telefonumu göğsüme koydum. şarkı devam ettikçe yağmur hızlandı; damlalar üzerimize gönderilen sudan güdümlü füzeler gibiydi, görüyordum. deniz koyulaşmış ve üzerinde hafiften kabarcıklar oluşmuştu. ortalıkta kimseler yoktu, ne kadar ıslandığımız da pek umrumda değildi. iki buçuk dakika süren bu şarkıyı, ömrümün geri kalanında ruhumda taşımak için benliğime kaydediyordum. zor zamanlarda işime yarayacaktı, bir tıkla çıralı sahiline ulaşacak ve sonbaharda yağmurun altında, başka insanların mesaide vakit kaybettiği o güzel pazartesi öğleden sonrasını hatırlayacaktım.


Hiç yorum yok: