6 Ekim 2010 Çarşamba

post apokaliptik

günün birinde kıyamet koparsa, ona bile geç kalacağımı ve bütün debdebeyi kaçıracağımı hissediyorum. insanların nereye gideceğinin açıklandığı dev panolarda ismimi arayıp, bir yere yerleştirilmediğimi görünce de geri dönerdim heralde. geri dönüş yolu ağır, tozlu ve dökme demirden dev kapılarla kapatılırsa da araf'a gider orada bir yerde, en az benim gibi hayatları boyunca bir şeylere geç kalmış adamlarla bir köşede çömelirdim. adımız emmilere çıkardı, kimse bize pek bulaşmazdı. haftanın günleri önceki hayatlarımızda kaldığından, ben her günümü cuma öğleden sonrası gibi yaşardım. cuma öğleden sonrası ve istiklal marşı ardından gelen iki günlük dev tatil, mutlu cuma akşamları ve cumartesi günleri. insanlıktan aklımda kalanları diğer tarafa geçirirdim elimden geldiğince, alışkanlıklarıyla yaşlanmaya çalışan ölümlü bir insanım neticede; en fazla elli sene sonra neyin var olacağını bilmiyorum ama ben yokum. tüm planlarım bundan sonraki hayatıma dair. belki bu dünyaya geri gelirim, belki de melek kadrosunda bir kişilik kontenjan açılır ve sonunda iş bulurum.

bana bunları yazdıran ve aklımın bir köşesinde engerek gibi kıvrılan işsizlik, etkisini her geçen gün daha da arttırıyor. ne yaparsam yapayım yüzsüz kiracılar gibi aklımın evinden çıkmak bilmiyor, kovdukça yaklaşıyor. sanki benden önce varmış da ben bu duyguya sadece beden olmuşum gibi; içimi kemiriyor. her geçen gün yapabileceklerime olan inancım azalırken de çevreden pek iyi haberler gelmiyor.

dün, okuldan arkadaşımla buluşup birer bira içerken konuştuk da durum biraz iç karartıcı. komik ücretlere çalışıyorlar, bununla birlikte her ay tam maaş aldıkları da pek görülür şeyler değilmiş. parayı kazanan müteahhitmiş yine, reklama çıkıp gevrek gevrek gülen yavşak adamlar gibi yani. televizyon izlemez oldum, haberler tüm sevincimi götürüyor. üstüne de reklamlar gelince ülkeyi terk etmek istiyorum. üstüne diziler gelince nefesim daralıyor, bir de iş falan bakarken erkenden öleceğimi düşünüyorum. bunları çok dert edinen bir insan değilken, ortalama bir erkeğin altı saniyede seks düşünmesi gibi "ne olacak bu iş" diye düşünür oldum. istemediğim bir işe girdiğim takdirde her şeyin daha kötü olma ihtimalini bildiğimden de hepsine atlamıyorum. sadece bilmiyorum, sanki tek kişilik kıyamet kopmuş da ben bunun sendromunu yaşıyorum.



Hiç yorum yok: