4 Şubat 2011 Cuma

fiyasko

fiyasko kelimesini severim, bana parasıyla rezil olan güzel insanları hatırlatır ki bu tümceye dair en net anım, kadim dost onur ile (şizofren değilim, var böyle bir adam - beş sene sonra genel müdür-) büyükada'ya gidip tüm gün için bisiklet kiralamak ve o deve bayıltan sıcaklarda paramızla tam anlamıyla rezil olmak üzerinedir. bir saat bisiklete binmek bile bizi öldürmeye teşebbüs ettiği gibi, 6 temmuz 2008'i gerçekten içinden çıkılmaz bir güne çevirmişti. öyle ki nadal-federer bile işin içinden çıkamamış ve yaklaşık üç gün boyunca tenis oynamak zorunda kalmışlardı. biz ise adalar'dan döndükten sonra en iyi yaptığımız işi yapmış ve pes oynayıp bira içmiştik. bazen o kadar fazla bira alırdık ki, gecenin sonunda birayla oynayıp pes içmek zorunda kalırdık. drogba, torres'in üzerine kusardı canlı yayında.

fakat yıllar geçti, fiyaskolarımı tek başıma yaşamak zorunda kalıyorum artık. oysa dün akşam sbarro'ya gidip görkemli bir mega menü yemek istemiştim sadece. afişlere göre bir tek şırdan dolması ve paça çorbası yoktu. gittim ve sipariş verdim. sabah yapılmış ceset pizzadan bir dilim alan adam bunu fırına verdi. geçen hafta yapılmış mumyalanmış makarnayı ise tabağa doldurup tepsime koydu. geçen ay yapılmış dürüme benzer bir şeyi yine fırına verip pizzayı aldı. pizza malulen emekli olmuştu ama bunun kimse farkında değildi. salataların ise renklerinde bir problem vardı sanki, ölü marul diyarından gelmiş gibilerdi. bir tek kola problemsiz gözüküyordu. o paraya whopper yeyip bu aralar artan şansımla ( bir alttaki yazıyı okumadıysan git de oku) real-barca maçı çekilişine katılmak varken, ben sünmüş besinlerle akşam yemeği yedim. özellikle makarna gerçekten berbattı. pizza ise pizzaya olan sevgimin yarısını aldı götürdü. elveda sbarro. yiyecek bir şey de kalmadı gerçi, elektrikli ocakta sac kavurma yapma deneyleri ise gelecek hafta başlayacak. parçacık hızlandırıcım olsa farklı yönlerden gelen kuşbaşı etle-domates, biber ve yağı çarpıştırdıktan sonra oturur yerdim fakat bir parçacık hızlandırıcısının maliyeti çok yüksek, o yüzden yoluma bu tekli ocakla devam edeceğim. işte de kalıcı gibi olduğumdan, eve çıkmak gerekebilir çünkü hayatımın sonuna kadar otelde kalamam ya. bazen üniversite öğrencileriyle eve çıkmayı ve kaybedenin bulaşıkları yıkadığı ölümcül pes turnuvaları yapmayı düşünüyorum. hem evde bir ses olur, hem de rehin almak istediğim zaman aşağı inip insan aramak zorunda kalmam.

pizza yemek istediğimiz zaman da, söyleriz dominostan mega+mega, çok ucuza şahane pizza yeriz.


Hiç yorum yok: