chelsea-man u maçına beş dakika kala, marketten aldığım patlamış mısır ve bir litre kola ile otelden içeriye hızlıca girdim. uzun zamandır almayı istediğim fakat türlü talihsizlikler nedeniyle bir türlü erişemediğim superstar lto'mu da uzak bir outlet mağazasında sonunda bulmanın keyfi ve haklı gururuyla odaya girer girmez televizyonu açtım. böyle güzel bir gün ancak iyi bir maçla taçlandırılırdı ve şampiyonlar ligi çeyrek finali, böyle bir taç olmak için yeterince iyiydi.
bir bardak kola koyup patlamış mısır paketini açtım, beyaz çizgili mavi adidas kutusunu başucuma koydum. alışkanlığımdır, yeni ayakkabı aldığım zaman onu şımartır ve birlikte atılacağımız serüvenler öncesi onu kutsarım. starı açtım ve 37 ekranın her santimetrekaresini etkisi altına alan tek bir renk gördüm: siyah. uydu, şifreye girmişti. bundan önceki şampiyonlar liginde şifre girmeyen kanal, güzel bir nisan akşamını bir kez daha cehenneme çevirmişti. tüm planlarım elimde patlamıştı ve her şey anlamını yitirmişti. içimdeki tüm maç isteme izleğiyle yatağımda oturmuştum ve giyotin pencereyi açıp gökyüzüne doğru orospu çocukları diye haykırmak istiyordum. bin kanallı bir uydu vardı ve bir tanesi bile maç vermiyordu.
baştan sonra doğru giderken, 664. kanalda blues söyleyen siyahi bir adam buldum. yaptığı işten aldığı keyif, 37 ekrandan ve berbat bir çekimden bile belli oluyordu. son düğmesine kadar iliklediği bir gömleği vardı ve heme arkasında newport jazz festival yazıyordu. kader, benden chelsea-man u maçını almış fakat muddy waters'ı getirmişti. patlamış mısır ve kola ile jazz festivali izledim, hep yaşamak istediğim 1960'ların amerika'sındaki insanlara baktım, ayaklarıyla tempo tutan güneş gözlüklü, kısa saçlı ve adının betty olduğunu tahmin ettiğim bir kıza aşık oldum. neredeydi acaba şimdi? yaşıyorsa, yetmişlerinde olsa gerekti; konserden sonra bir motosiklet kazasında öldüyse de hala yirmilerindeydi.
muddy waters konserini bitirirken, ben de başucumda yeni ayakkabılarım ile uykuya daldım. çocukken olduğum kadar mutlu değildim ama yine de idare ederdim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder