6 Nisan 2011 Çarşamba

nefes al nefes ver

nefes egzersizleri yapıp hayatta kalmaya çalışarak saati biraz daha ileriye aldım. eski maillerime baktım, rastgele bir tanesini seçip bundan altı sene önce bir kabileyi öldürecek kadar imla hatası yapan bir insan olduğumu anladım. hemen her şey hatalı, noktalamadan sonra boşluk olmadığından halay çekermiş gibi gözüken cümleler. umarım bundan altı sene sonra da, bugünlerde yazdıklarım için kendimle alay etmem. tüm yazdıklarımı ibret olsun diye british museum'da sergiletir, kadeş antlaşmasının bile daha anlaşılır olduğunu kanıtlarım. neyi ne kadar demek istediğim bile belli değil. eskiden yaptığım modelleri buldum, o zamanlar dünya'nın en iyisi olduğunu falan düşünüyormuşum heralde, maillerde geçen ifadeler tüylerimi ürpertti. şimdi bir hiç olduğumun bilincindeyim ve akşam olmasını bekliyorum.


beyin ölümüm biraz sonra gerçekleşecek. sağ alt köşedeki saatin üzerine ara sıra tıklayıp önümde uzanan günlere bakacağım. otuz gün süren bir ayın altıncı günündeyim, tanrı bu sürede evreni yaratmıştı fakat ben, tüm dana çobanlığımla bir çizimi bitiremedim. isteksizliğimin onda biri tanrıda olsaydı, şu an dağlar bile daha proje aşamasındaydı bırak insanı, kurbağayı ve bukalemunu. organik seriye başlayamazdı. fakat iyi ki bana çekmemiş, yoksa terayağlı iskenderin yeryüzüne inmesi bile bundan binlerce yıl sonrasına denk gelirdi. kuyuya kuzuyu sarkıtıp büryan kebabı yapan ruh hastası ustaların esamesi bile okunmazdı bugünlerde. enli şişleri bıçak kıymasıyla kaplayıp uzun bir mangalın üzerine dizen eli öpülesi adana kebabı efendilerine dair tek bir ize bile rastlanmazdı.

neyse ki önemli görevlerde olanlar sorumluluktan kaçmamış da nispeten iyi bir dünya'da yaşıyoruz. diğer türler işinde gücündeyken, bir tek insanlıktan pislik yapanlar çıkıyor; onu da bir şekilde idare ediyoruz. zaten gelecek planlarımda, insanlık ve medeniyet yok. keçi yetiştirmek isteyen banka müdürleri gazetelere demeç versin, benim gelecekteki hedefim keçi olmak. birisini yetiştirmek ya da eğitmek istemiyorum. kimliğimdeki medeni durumuma: bekar, türüme de: keçi yazdırana kadar hukuk mücadelem devam edecek. bir dağ keçisi olup kayaların üzerinde ömür tüketmek, beyaz bir ekranın önünde çalışmaya çalışıp başarılı olamadıktan sonra deli dumrullar gibi saçmalamaktan deha evla.


altı yedi sene önce çizdiğim şeylere bakıyorum da, o zamanlar her şeyin daha iyi olacağına dair net umutlar görüyorum. şimdiye bakınca da, olabilecek en iyi durumun bu olacağını ve bunun da yeterince iyi olmadığını, en azından bana hitap etmediğini, bu belirsiz ruh hali ve mallıkla daha nereye kadar idare edebileceğimi düşünüyorum. şu halimden bir sıyrılsam başka şeyler de yazmak istiyorum ama bir türlü olmuyor.



Hiç yorum yok: