iç mimarlık dergilerinin etrafımı kuşattığı ve odaklanamadığım için kelime oyununda ardı ardına kaybettiğim bir öğleden sonrasındayım. .dll uzantılı sistem dosyalarım bozulmuş gibi. bir formatın zamanı gelmiş de geçiyor, beni ancak kaleköy kendime getirebilir. iskelenin ucunda bir bira, turkuazın sonunda bir bira daha. bir gün batışı ve kalenin surlarında durup da benliğimi unutmak. bir çok şeyin bozulduğunu hissediyorum. başka yerde yazan cümleler fazla geliyor, dergilerin içinden rastgele çekip çıkardıklarımın tamamı göz göre göre yalan söylüyor.
işte 2008 şubatında çıkmış bir dergiden cümle: "bu aydınlatma; beynimizin kontrolünü yitirdiğimiz anı hatırlatan, bilinçaltımızdan dışarı fırlayarak saklanmayı reddeden bir aşk objesi". üç dört kere okudum ve ne demek istediğini hala anlayamadım. sevgililer günü dolayısıyla şubat ayında sağa sola aşk kusan dergilerden herhangi birisi işte. söz konusu lamba ise tropik bir hayvanın tenasül organına benziyor. böyle şekilsiz bir şey yapıp da bunu bilinçaltından geçirebilmek, dergilere çıkmak için yeterli sanırım. tüm sayfalar kırmızı, kalp ve iddialı cümleler içinde kalmış. fotoğraflar ve yanlarında da ürünlerin fiyatları; dekoratif tüy: 7.5 tl. kalp formlu mum: 39.50. üç tane dekoratif tüy alsam 20 lira olur mu ağbi?
derginin her sayfası sorun çıkartmak isteyen huzursuz ruhum için hazine değerinde. mesela, yorgan özel sayfasından bir cümle: "zarif nevresimler ve şık aksesuarlarla evinizde kendinize özel romantik köşeler yaratabilirsiniz." yatak örtüsü: 595 tl. debenhams şamdanlar: tanesi 520 euro. iki tane şamdana 1000 vereyim, sarın bana bunları. içimdeki boşluğun nedeni debenhams şamdan ya da dekoratif tüy olabilir. bir tüy kadar hafif olmak istiyorum ben de. yerçekimi 9.8 ile çekmesin beni arzın merkezine.
hımm, her sayfada ayrı manifesto ayrı bir insan cinneti var: "biz evimizin her köşesinde yaşıyoruz, salon ya da oturma odası yok. felsefe olarak tercih etmiyoruz. insanların evin en güzel köşesini kendilerine değil misafirlerine görmesi çok saçma. biz kendimiz için yaşıyoruz."
"bu müstakil ev, somuncuoğlu ailesinin pozitif yaşam enerjisini kapıdan giren herkese hissettiriyor." para var, huzur var. para var, pozitivist ne kadar güzellik varsa var. benim otel odam da, bunun tam tersi işte. girince, negatif enerjiyle çevreleniyor ve ne halt etmeye burada dolaştığını sorguluyorsun. bir iç mimar dokunuşu lazımmış sanırım fakat otel sahibinin parası yetmemiş. hayret, işini bilen bir adama benziyordu oysa. nakit çalışıyor ve aylık hesabı bozmuyordu. bazen olmuyor sanırım.
istanbul sokaklarının ilham verdiği bir tasarımcı ile yapılan soru-cevapla devam edeyim. istanbul sokakları, adamımıza ilham vermeden önce saçını başını dağıtmış ve biraz da yerlerde sürüklemiş sanki. herif biraz önce tamamlanan kavgadan henüz ayıklanmış gibi.
- dekorasyonda sizin için vazgeçilmez obje?
- vual perde ve eski bir ayna
- evinizin olmazsa olmazı
- sırları dökülen bir ayna
- size istanbul'u sevdiren üç neden?
- hiçbir şey umrunda değil, her an her şeyi yapabilir, şizofren.
okudukça içim şişiyor ve dışarıdan benim de böyle görünüp görünmediğimi merak ediyorum. baştan sona lavuklukla dolu bu dergiyi bir kenara bırakıp, marie claire maison'dan rastgele bir sayfa açıyorum:
haaz deri koltuk. 17.000 euro + kdv.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder