18 Aralık 2010 Cumartesi

walk on


akşama kırmızı tuborg içip sonunda müzik dinleyebileceğim ve evde uyuyabileceğim için epey keyifliyim, annem güzel yemekler de yapar, televizyon da göstermesi gereken kadarını gösterir. barcelona maçı izlerken dolaptan bir kırmızı daha çekerim, kahvaltımı kuru simitle değil güneş gören bir masada yaptıktan sonra da denize girmek ve girmemek üzerine fikir alırım. belki olimpos'a belki de çıralı tarafına gideriz, kayaların üzerinden tedirgin bir ceylan gibi sekerim. fotoğraf çekmeyi de delicesine özlemiştim zaten, perspektif arayışıyla dolaşırım dere tepe. yaz boyu gittiğim olimpos yine özletti kendisini, kale'nin yine sağ üstte olduğunu bilmek insana güven veriyor, ben değişsem de mitoloji sabit kalıyor.

2-3 saate buradan çıkmam ve antalya'nın diğer ucuna gitmem lazım, fazla karanlığa kalmamak gerek değil mi esteban? cumartesiden ne koparsak kardır, pazartesi dev uygulama projeleri başlıyor. çizmekle bitecek gibi durmuyor ki en son hangi kahrolası projenin uygulamasını çizdiğimi bile hatırlamıyorum. zor olacak. 

en son kırmızımı nerede içtiğimi unuttuğumdan kafayı iyi bulacağız sanırım. 

3 yorum:

Adsız dedi ki...

selam gençkan. planlarını, henüz gerçekleştiremeden mahfetmek istemezdim ama akşam evde 4 lü 8 li hatta 16 lı okey partilerinin var oldugunu bildirmeyi boynumun borcu bildim. masadan masaya akacak insanlar akşam. herkes senin gelişini kutlayacak. kırmızı..evet evet..sobanın tutuşturduğu odada herkes kıpkırmızı kesilecek :)

mies dedi ki...

allah kahretsin ya, planları değiştirmek gerekirse olimpos'a gitmek lazım brother of metal.

Adsız dedi ki...

nerde eski kırmızılar