28 Aralık 2010 Salı

mountain view


yeni yeni kullanmayı öğrendiğim istatistikler ve veri analiz eden türlü şarlatanlıklar der ki: senin bloga mountain view'den bağlanan adam var. ben de derim ki: lan bu ne güzel isimdir. dağ manzarası. ne kadar sade ve etkili, belli ki orada şahane bir dağ var ve bu dağ, başka yerlerdeki dağlardan çok daha güzel olduğu için insanlar o bölgeye bile böyle isim vermiş. denver'daki dağlar, ohio'daki hatta illinois'deki dağlar bile solda sıfırmış ki ben ohio'da dağ olup olmadığını bile bilmiyorum, insanlar buraya gelir gelmez başka isme gerek olmadığı hususunda anlaşmışlar. yazdığım bir yazı kuzey amerika'ya gidiyor ama ben hep ofiste ya da evde oluyorum. ya yarım ekmeğin içine sürdüğüm üçgen peynirlerimle işe geç kalıyorum ya da bugün ne yesem diye alışveriş merkezinin birisinde, parlak granitin üzerinde kurt gibi dolaşıyorum. oysa yazılarımın burada kalmasını, benliğimin yolda olup bir uçağın penceresinden kümülüs bulutlarına bakmasını isterdim.

-erdim, -iyordum gibi şeylerle cümle kurmayı, fiil çekmeyi seviyorum ama adlarını bilmiyorum. geniş geçmiş zaman mı ne zıkkımdır bu? bir tane past perfect future gibi zaman yolculuğundan başka hiçbir şeyde kullanılmayan bir tense yaratamadık ona yanıyorum. 

mountain view ha? california'daymış google öyle söylüyor, google bu söz konusu yere önümüzdeki 43 sene boyunca gidemeyeceğimi ama senede bir gitmek isteyeceğimi de söylüyor. belki söz konusu yerde dağ bile yoktur, eski insanlar ironi yapmak ve gelenleri şaşırtmak-dedirtmek bile istemiştir bilmiyorum. fotoğraflarına bakmak yerine mountain view hakkında imge uydurmak, karlı zirvesini ve günbatışında aldığı rengi hayal etmek  daha güzel olabilir. çünkü, gerçekler hiçbir zaman beklentileri karşılayamıyor.

dağın başladığı yerde büyükçe bir göl de olsun, sabah erken saatlerde dağın yansıması olduğu gibi gözüksün madem. kışın bile koyu yeşil olsun yamaçlar, ağaçlar yapraklarını dökmesin. yılın belli zamanları laciverte çalan mor bir renge bürünsün koca mountain, bunun için kıtanın doğusundan bile fotoğrafçılar gelsin. jack kerouac'ın izinden giden bir 21. yüzyıl gezgini de bu dağın eteklerinde kamp yaparken, kar suyunu ısıtsın. bilmiyorum, istatistikler bu bloga amerika'dan bir ziyaretçi var diyor sadece, gerisini ben uyduruyorum.

Hiç yorum yok: