11 Haziran 2011 Cumartesi

adaggio

uyandığımdan beri içimde adaggio'nun kemanları susmuyor. dışarıdaki tüm sesleri, sıcağı ve cumartesi çalışmanın beynimin en dibinde kopan gürültüsünü ancak adaggio bastırıyor. bu aralar aspendos opera ve bale festivali vardı, bir imkan yaratmanın belki de tam zamanıdır. sözlerden bir şey anlamamak için almanca opera dinleyen kimdi peki? 2001: a sapce odyssey'in yıldız çocuğu dave bowman idi. anlayabileceği kelimelerin ona dünyayı hatırlatacağını düşündüğünden sadece almanca opera dinlemeye karar vermişti. umarım bu doğrudur çünkü, bunu uydurmuş olmak istemiyorum. bilimkurgu okur ve bilimkurgu düşünürdüm bir zamanlar, bilimteknik alır ve kuantum fiziği üzerine makaleler okurdum. niels-bohr ve higgs bozonu eski günlerden kalma terimler. bilim, güzel bir serüven olabilirdi fakat seçimler ve mevcut şartlar bana başka patikalar bahşetti. beyaz bir tavşan görüp de deliğe atlamadım, her şey zamanla, sindire sindire yerleşti. cumartesi çalışmak sadece bugün başıma gelen bir şey değildi, külliyatı vardı.

adaggio'nun kemanları içimde devam ediyor, küçük ve süslü bir butiğe yeni haftayla başlamanın daha iyi olacağını düşünüyorum. yönetici odasının etkisinden kurtulmak istiyorum biraz. projeler arasında teneffüsler olmadı mı, verimim uzayda kaybolan astronotların içindeki umut gibi düşüyor ve sıfıra yaklaşıyor. o yüzden bugünü her zaman yapmak isteyip de yapamadığım, bunu da sık sık itiraf ettiğim gibi "başka şeyler" üzerine yazmakla geçireceğim. öğleden sonra dedin mi de, ailemle birlikte ana karargaha döneceğim. dün geldiler ve çalışkan karıncalar gibi bir şeyleri yoluna koymaya başladılar. geçen pazar aldığım escher tablolarını uyanınca görmek için hemen karşıma ve soldaki duvara astık. kablo kalabalığını tek bir bağlantıda hallettik. havlu asacakları, komodin, kirli sepeti ve birkaç mutfak gereci gibi, bana kalsa 2016'da ancak halledebileceğim pürüzleri, aradan çıkarttık. belki de tembel olmamın kaynağında bizim çalışkan karıncaların etkisi vardır. gerçi çok da tembel sayılmam, etrafı  toplamadığım doğru ama etrafı dağıtmadığım da aynı oranda doğru. ben dururum. koltukta oturur ve saatler sonra kalkarım. içimde eşlik eden müziğe kulak kabartır ve ara sıra buzdolabının kapağını açarım. bakarım, bakarım ve yeterince baktığımı anladığım an kapağı geri kapatırım. 

bugün cumartesi. bir işim olduğu içi mutlu; işe geldiğim için mutsuzum. efes pilsen blog yazarı arıyormuş, yanlış markaya vurgun olduğum için de hafiften durgunum.



Hiç yorum yok: