8 Haziran 2011 Çarşamba

yardır quad

işlemci kapasitesi, ramlerin kudreti ve ekran kartlarının kendilerini kısa sürede misliyle katlamaları render beklemenin önüne bir türlü geçemiyor. önceden tek ışıkla bir şeyler yapmaya çalışırken, şimdi panolar arası gizli ışıklar, tavandakiler, pencereden girenler, spotlar ile resmen kontrolden çıkmış bir ışık kirliliğinin sonuçlarını tüm görkemiyle görüyorum. ofise gelir gelmez almaya başladığım render, hala bir sonuca varmaktan uzak. ışıkları, gölgeleri ve gölgelerin gücü adına kara ormanlarda dolaşan ak yürüyenleri hesaplarken de kasadan dumanlar çıksa şaşırmayacağım. şaşırmak artık benim iş tanımımda değil, vay vay çekip parkede dönmeyi de pek düşünmüyorum çünkü son tişörtüme gelmiş bulunuyorum. bir hafta sonu eve gitmemek ve stokları yenilememek daha hafta ortasından etkisini hissettirdi. tişört alma denemelerim ise her zamanki gibi başarısızlıkla sonuçlandı. artık siyah, gri, siyah üzerine gri, gri üzerine açık gri gibi tişörtler almanın da mantıklı bir açıklaması kalmadı. ışığı daha fazla yansıtacak ve içinde beyaz da barındıracak bir kreasyonun tam zamanı. beyaz üzerine folyo, ayna üzerine baskılı bir şeyler bulmak ya da ustaya yaptırmak gerekiyor, çünkü yaz tüm görkemiyle, asfaltı ve tezgahın üzerindeki üçgen peynirleri erite erite geliyor.

aslında saçmalayacak değildim fakat metin kutusu açabilmek dışında bilgisayara felç inmiş durumda. ahşap panellerin arasında ve otuz santim geride olan duvar kağıtlarının üzerine vuran ışığı çözümlemeye çalışan bilgisayar, muhtemelen bana ağza alınmayacak küfürler ettiğinden yazı yazarak dikkatimi dağıtmaya çalışıyorum. günün ilk renderi her zaman uzun sürer, ikincide bilgisayar işin üçkağıdını öğrendiğinden biraz kolaya kaçar. fakat yüksek çözünürlükte aldığım bu tek bir kare, ikinci rendera ancak yarın başlayabileceğimi ima etmeye çalışıyor. neyse varsın olsun, on dakikada bitse ne olacak ki. mimarlık değil zaten yaptığım, küplere ve deforme edilmiş geometrilere malzeme atayıp bunların üzerine ışık vurdurmak. 

akşam denize falan mı gitsek nedir? gün batışı konyaaltı'ndan değil de lara plajından güzel gözükebilir. vücudu tuzlu suya, ruhu da yıldızların altına yatıralım. sorular olursa da döndükten sonra cevaplarım.


Hiç yorum yok: