6 Haziran 2011 Pazartesi

gölgede uyuyan köpekler

sıcaktan gevşeyen bilgisayarın render süresini epey uzattığı ve hemen aşağıda yolu delmeye çalışan sinir hastası bir makinenin, önce beynimizi deldiği gerçek bir pazartesideyim. evime, esintilerin dinmediği winterfell'ime gidip gelirken bile ter içinde kalıyorum. eve vardıktan sonra pencereleri cereyan yapsın diye açıyor ve soyunmaya başlıyorum. part time striptizci gibiyim, mimarlıktan arta kalan vakitlerde giysilerimi sağa sola fırlatıyor ve "lan ne bu sıcak" diyorum. bir saat süren öğlen arası tatilimden sonra, sağa sola fırlattığım giysilerimi tekrar üzerime geçiriyor ve toplumun istediği gibi avret yerleri kapalı bir insan olarak işe dönüyorum. yolumun üzerinde, ağaçların koyu gölgesine boylu boyunca uzanmış damgalı sokak köpekleri oluyor. bazen, belediye tarafından numaralandırılmış bir köpek olmanın, insan olmaktan daha avantajlı olduğunu düşünüyorum fakat yine de bir kuş olmak ilk tercihim olurdu. sıcak yerlere göç etmez ve "burası iyi" diye serin bir köşede ömrümü tamamlardım. yuva yapar ve "insan olsaydım kesin mimar olurdum" gibi, bir kuşun aklına gelmeyen tuhaf fikirlerle günlerimi geçirirdim. 

köpekler gölgede dinlenir, insanlar güneşte yol deşmeye çalışır. yolu yapmadan önce kanalizasyon sistemini halletmek kimseni aklına gelmediği için, önce yol kazılır ve borular eklenir. sonra yolun üzeri tekrar toprakla kapatılır ve belediye buraya asfaltlama çalışması yapar. farklı tonda ve yoğunlukta gelen yeni asfalt, enfes bir patchworkten küçük bir kesit gibi insanın önünde uzanır. belediye hep yolları kazar, köpekler gölgede uyur ve başka birileri henüz giyinmiş olmanın tedirginliğiyle ofise doğru yürür. dedemin ben askere gitmeden önce ve askerden geldikten sonra söylediği gibi: hayat böyledir.


Hiç yorum yok: