24 Kasım 2010 Çarşamba

dile kolay: 9993 gün

hayattaki 10000. günüme bir hafta kalmışken, yılbaşı kutlamalarında kafalarında parlak koni ve ellerinde türlü şarlatanlık olan şuursuz insanlar gibi davranmamın kimseye bir faydası olmadığını bilmek bile beni ne yavaşlatıyor ne de daha kısa ve mantıklı cümleler kurmak konusunda teşvik ediyor. sadece listelemek ve aklımdan geçenleri kaydetmek istiyorum, çünkü kimsenin pek farkında olmadığı bir gerçek var ki: her insan sadece bir kez 9993. gününü yaşar. binlerce pazartesi, çarşamba ve hatta pazar vardır fakat sadece bir kere 10000. güne varır ve şanslıysan "vay be" dersin. eğer şanssız çoğunluğun içindeysen hayatının 10000. gününün hangisi olduğunu bile bilmezsin. tüm gün raporla, toplantıyla, yağmurda taksi beklemekle, bıkkın hocaların sıkkın derslerini dinlemekle ya da evde oturup hayatının geri kalanını planlamakla bile geçirebilirsin. eğer bu yazıyı okurken en az yirmi sekiz yaşındaysan muhtemelen 10.000 gününü özelleştirmemişsin demektir, bu saatten sonra yapabileceğin en iyi şey 20000. gününü hesaplamak ve sebatla beklemektir. söz konusu gün, elli dört ile elli beş yaşın arasında bir gündedir ve bu yazıyı okurken ellili yaşlarını geride bırakalı birkaç sene olmamışsa, daha epey vaktin var demektir.

fakat benim durumum biraz farklı, bir seneden fazla bir süredir bu kutsal günün 1 aralık 2010'a denk geldiğini biliyor ve bunu kendime sık sık hatırlatıp doru bir at gibi kişniyorum. hayattaki 1000. günümün yazmaya değer bir tarafı yok, muhtemelen altımda bez vardı ve ne yapmam gerektiğine karar veremiyordum. okuma yazma bilmediğim için herhangi bir şeyi okuyamıyor ve bu kahredici durumu yazıya bile dökemiyordum. belki elimde bir değnekle yere vuruyor olabilirim, bilinçten bağımsız hareketler kumpanyasının baş akrobatı gibi davrandığıma ise neredeyse eminim.

1000. gün fiyaskoyla geçince,bir sonraki kallavi tamsayıya hazırlanmak boynumun borcu oldu. işten çıkıp akşama kadar içerim diyordum fakat bir seneden fazla bir süredir işsizim ve şansım yaver giderse haftaya çarşamba başlayabileceğim. ilk günden izin almak, ikinci 10000'liği de lanetleyebileceğinden bu kaytarma planını ileri bir tarihe erteliyorum. çünkü okulu ve askerliği bitirmişsen yapabileceğin en iyi şey bir işe girip çalışmaktır, buna karşı çıkmak kısa vadede parasızlığı, uzun vadede ise parasızlıkla birlikte güvensizliği ve umutsuzluğu getirir.

geride kalan 9993 güne bakınca, tam bir angut gibi davrandığımı görebiliyorum. her zaman dertlerim oldu ve bu dertleri elimden geldiğince büyüttüm, küresel kriz boyutlarına çıkardım. derslerimi sorun ettim, yazılılarımın kötü geçtiği ve ilk hızı olan bir atın ne bok yemeye oradan oraya koşturduğunu anlamadığım belirsiz zamanlarım oldu, anadolu'nun kapıları türklere açılırken orada değildim fakat oradaymış gibi anlatmam istendiğinde, gerçekten de oradaymış fakat başka bir şeyle ilgileniyormuş gibi alakasız bir anı anlatıp tarih sınavından epey düşük not aldım. kafam karışıktı, içtiğim zaman sadeleşip sonuca yöneldim. gün batışlarını aylarca kaçırdım, gün doğuşlarında ise genelde uyudum. sabahlamaktan genelde nefret ettim, maketlerimi hocalara gösterdikten sonra genelde havaya uçurdum. tek isteğimin uyumak olduğu günlerde, ne yazık ki okul iyice bastırmıştı ve sürekli bir şeyler çizmem gerekiyordu. koladan midem yandı, kahveden midem bulandı. bilgisayarımı tekmelemek istediğim an, diploma projesine birkaç gün vardı.

ilk onbinlik yarım yamalak mücadelelerle geçti fakat bakıyorum ki bu yazı bitecek gibi değil, anlatacaklarımın ne olduğu hakkında bile bir planım yok. en iyisi her gün biraz biraz yazıp, gelecek çarşamba da kutadgu bilig gibi bir şeyi ortaya tuğla gibi bırakıp kaçmak. 

kolay değl, 9993 gündür yaşamaya çalışıyoruz bu gezegende. 

5 yorum:

hevesli bardak dedi ki...

Çok ilginç bir insansın.
Bundan fazlasını söyleyebilmem lazım aslında.
Umarım yazı alanında bir kariyer yapmayı düşünmüyorsundur.
(sizli bizli olmadım, rahatsız etmiyordur inşallah)

mies dedi ki...

yazı alanında bir kariyer yapmayı düşünmüyorum, mimarlık ofislerinden birinde işe girmekten başka hiçbir amacım ve beklentim yok. eğer bu seferde işe giremezsem mecburen yazar olup nobel edebiyattan para kaldırmaya çalışacağım.

4numara dedi ki...

Askerden kaçayım derken akademik kariyer yapanlarla aynı rahatsızlığı teşhis ediyorum. Tedavi haddime düşmez :)) Ah bu mimarlıktan kaçarken yazar olanlar yok mu. Dünyanın sonunu siz getireceksiniz :))

mies dedi ki...

yok yok hedefim mimar olmak, vallahi başka bir amacım yok. iki sene sonra da kendi dükkanımı açacam inşalla, mies mimarlık. her türlü kesit çizilir.

hevesli bardak dedi ki...

Mimarlıkla ilgili işim olsa da sabah akşam çizdirsem Mies diyeceğim, gay bir herif gelmiş kur yapıyor gibi olacak. Hisli Mimar Mies, hastasınız.