23 Kasım 2010 Salı

ihtiyarlara yer var

adana'dan sabah beşte dört kişi yola çıkmış ve ilk molayı kahvaltılık alışverişi için aydıncık'ta vermiştik. dokuz günlük uzun bir tatil her zamanki gibi bitmiş ve elimize pazar günlerinin o anlaşılmaz iticiliğini bırakmıştı. okulum olmadığı ve yapmayı unuttuğum bir ödevle yüzleşme gibi ihtimalim bulunmadığı için çok tedirgin değildim ama yine de sıkılıyordum. çocukluğumda o kadar çok karşı karşıya gelmiştim ki bu durumla, artık kişisel belleğime kazınmıştı her detay. arabadan inip pazar yerine yürürken, yolun bir an önce bitmesini ve eve varmayı istiyordum. 

deniz kenarına kurulmuş aydıncık pazarından birkaç şey aldıktan sonra yolun kenarına park ettiğimiz arabanın yanına yürüdük. annem her mevsime uygun kıyafet alırken kontrolü kaybetmiş ve aracı köy köy dolaşan çok amaçlı dolmuşlara çevirmişti. adana'da narenciye ağırlıklı yükümüzü bırakmak bile bir işe yaramış gibi gözükmüyordu, sonsuzdan narenciyeyi çıkardığımız zaman eldeki sonuç yine sonsuz olmuştu. hemen arabanın beş  altı metre gerisinde, kalın camlı gözlükleri ve elinde bastonuyla çok yaşlı bir amca vardı. biz hareket etmeden geldi ve ilerideki hastaneye onu bırakmamızı rica etti. şivesi ve "guzuumm" deyişi o kadar tatlıydı ki, "bırak hastaneyi, bize gel dede" diyesim bile geldi. hemen koltukta ne kadar ıvır zıvır varsa bagaja tıktım, birkaç dakika önce arka koltukta bana bile yer yokken dedenin yüzü suyu hürmetine üç kişilik yer açılmıştı. arabaya girip aile efradını selamladı, babamla dikiz aynasından birbirimize göz kırptık. o kadar kendine hastı ki, hastanenin bir saat ötede olmasını diledim fakat aydıncık küçük bir yerdi, beş dakika geçmeden durmak zorunda kaldık. dede, önce bastonunu yere bastı ve ağır hareketlerle dışarı çıktı. sağ salim evimize varmamız için duasını etti, son kez "guzuum" deyip pazar gününün verdiği tüm sıkıntıyı arabanın içinden söktü aldı. hayatının son demlerine gelmişti, benden yaşlı bir bastonu vardı ve pazar sabahından hastaneye gitmek için yola çıkmıştı. belki hanımı yatıyordu hastanede, belki de torunu geçen hafta bir trafik kazası geçirmişti, bilemedim. dedeyi almasak karşı yönden gelen araçla çarpışan beyaz araç bizimki mi olurdu onu da bilemedim.



Hiç yorum yok: