22 Kasım 2010 Pazartesi

bir yudum bira

2009 aralığının öğleden sonrasında, saatlerce yürümenin ödülü olarak on dakika sürecek istirahatteydik. dakikalar sonra düdük çalacak ve köpekler gibi koşup yeniden manga düzenine girecektik. sonra gerçeğin ne olduğunu şaşırana kadar tekrardan yürümeye başlayacak, bir gün bütün her şeyin biteceği inancıyla kolları ve ayakları sallayacaktık.

üç kişiydik; boylarımız, huylarımız ve yatak numaralarımız ardışık olduğundan günün her saatini birlikte geçiriyorduk. birisi evli ve bir kız çocuk babasıydı, diğeri ise döner dönmez evlenecekti. ellerimiz ceplerde, soğuk hava nedeniyle şapkanın kulaklıklarını indirmiş ve bulutların arasından ara sıra çıkan güneşe yüzümüzü dönmüştük. hayal etmekten başka her şey yasaktı, eski günlerin anıları ve gelecek günlerin umuduyla iyi idare ediyorduk. onlara günün birinde karşılıklı bira içeceğimizi söyledim. güzel bir şarkı da çalacaktı bir yerlerde. belki gittiğimiz mekan patlamış mısır bile verirdi, bir yudum bira içtikten sonra artık özgür bir insan olduğumuzun bilinciyle bir kez daha gülerdik. askere geleli iki üç hafta olmasına rağmen bu herifleri sanki çok önceden tanıyor gibiydim. insanlarla tanışmak pek tercih ettiğim bir sosyal etkinlik değildi, onları tanımaya çalışmayı ise uzun süre önce bırakmıştım. fakat bu adamlar iyiydi, samimiydi, yüz kişinin içindeki belki de en iyi insanlardı.

saniyeler hızla ilerlerken onlara bir yudum biradan ve hissettirdiklerinden bahsettim, çok susayınca kana kana içmenin verdiği hazzı dünya'da çok az şeyin verebileceğinden, bardağı sarıp kafaya dikmenin ve özgürlüğe içmenin yüzyıllardır yapılan en güzel şeylerden birisi olduğundan bahsettim. düdük birazdan çalacaktı, on saniye içinde orada olmak zorundaydık. yavaşça yerlerimizden doğrulduk, bir yudum biranın damağıma değmesine aylar vardı, birlikte ne zaman içeceğimiz ise gelecekte bir günde saklıydı. düdük çaldı, manga düzenine zamanında girmek için koşmaya başladık, kamuflajlarımız ve botlarımız yeniydi. benim topuğumu vurduğundan hafifçe sekiyordum fakat bir yudum altın sarısı biranın hayali bile tüm acılarımı hafifletmeye yetmişti.

aylar geçti ve iki gün önce, bira hayalinin aklımıza düşmesinden tam on bir ay sonra adana'da buluştum asker arkadaşımla. bir çocuğu daha olacakmış beş ay sonra, benimle bira içmek için ne kadar beklediğinden, aslında içen birisi olmadığından bahsetti. bahçeli bir mekana girdik, ahşap masalar ve uzaktan gelen güzel bir müzik. livaneli "ey özgürlük" derken, biralarımız geldi. ilk yudum çok önemliydi, kadehimizi özgürlüğe kaldırdık. hava soğuk değildi, kimsenin düdük çalacağı da yoktu. ilk yudum dilime kavuştu, susamıştım. bira efes olmasına rağmen şahane gelmişti. hep kamuflajla gördüğüm adam siyah gömleğini giymişti, beni gördüğü için mutluydu ve yarım bardak birayla kafası güzelleştiğinden cümleleri sağa doğru kaymaya başlamıştı.

birer bardak birayı içip o gün yanımızda olmayan yeni evliyi aradık, ona bütün bu olacakları daha önceden söylediğimi hatırlattım. o da dünya kupası'nı ispanya'nın alacağı üzerine girdiğimiz bahsi ve bir kasa birayı hatırlattı. istanbul'a gelin lan allahsızlar dedi, günün birinde istanbul'a da geleceğimizi ve nevizade'nin beyaz örtülü bir masasında rakı içeceğimizi fakat bu herifin bira bile içemezken rakıyı nasıl içeceğine dair endişelerimi söyledim. ben sizi eve taşırım dedi, sanki çocukluk arkadaşımdı; öyle iyi niyetli.

ikinci biraları isteyen ben değildim, aylar boyunca içmek için beni bekleyen ve beş ay sonra ikinci çocuğunu kucağına alacak olan asker arkadaşım içinden geldiğini yapıyordu. iki birayla küfelik olmayı istedim, alkol zammının hayatıma kattığı renksizliği bu şekilde giderebilirdim belki. kırmızı içmeyeli epey olmuştu. livaneli güzel söylüyordu, ikişer bardak birayla tüm askerliği aradan çıkartmıştık. yeniden özgür insanlardık.

manga düzenine gerek yoktu, zaten istesek de giremezdik. koluma yaslandı, yengeç gibi yürüyordu. bir yudum biraya olan sadakatimiz beni mutlu, onu sarhoş etmişti. 



4 yorum:

4numara dedi ki...

vallahi imrendim...afiyet olsun :)

Adsız dedi ki...

tuborg neler kaçırdığını bir bilse herşey çok daha güzel olacak:)

mies dedi ki...

tuborg hayalini bugün tamamen yok ettim, mimarlık ofisiyle görüşmek başıboş dolaşan zihnime iyi geldi. çalışmak ve tatil günlerinin yeniden anlamlı olmasını istedim. güney, arayamadım abi kusura bakma. çarşıya tek bile çıkamadım.

4numara dedi ki...

sorun değil bayram telaşı normaldir. bi dahaki sefere yaparız ;)