4 Temmuz 2011 Pazartesi

love forever : panpa and ciku

bir hafta aradan sonra eve gittiğimde; muhterem, muhteşem ve muhabbetşinas kuşumuz 1. panpa'yı daha büyük bir kafeste ve yanında renklerini gökkuşağından ödünç almış güzeller güzeli başka bir kuşla buldum. panpa kısa süren gençliğinden sonra sonunda yuvasını paylaşacak birisini bulmuş ve daha büyük bir kafeste müşterek bir hayata o küçük adımlarını atmıştı. "panpa" dedim, bana bakıp sonra sevgilisine döndü. bir daha "panpa" diye bağırdım, bu sefer sol gözüyle döndü ve onları yalnız bırakmamı telepatik bir yolla iletti. panpa'yı özlemiştim, kafese sinen tropik kokusunu ve sert sessiz harfleri taklit etmesini. benim küçük fıstıkçı şahapım deyip kendimi yere, kafesin yanına attım. panpa'yı görünce beyinlerimizi değişiyorduk ve bir muhabbet kuşunu bile utandırabiliyordum.

güzel bir aşkın ilk evrelerindeydiler ve yengemiz biraz kaprisliydi sanki. gözleri hafiften çekikti ve parlak sarı kafasını yeşil şık bir elbise tamamlıyordu. panpa'nın mat tonlarına isyan edercesine bir köşede ışıldıyordu. henüz bir adı yoktu, bizimkilerin alternatifleri ise yeterli değildi. ona cicikuşun kısaltması olan ciku'yu verdim. yanında gidip üç kere ciku dedim ve beni onayladı. panpa ve ciku; sonsuz bir aşkın iki fosforlusu olarak temmuzun başlarında bir günde benim tarafımdan kutsandı.

şimdilik sevgililer. ciku, hanım hanımcık ve gözlerinin içi gülen bir kuş. panpa ise artık iyice büyümüş ve havada yaptığı inanılmaz pikelerle kendi türünün havacılık tarihine altın harflerle adını yazdırmış  kurmay bir yüzbaşı. bağlı bulunduğu birliğin gözbebeği. ulan bu kuş derdine kafayı yiyeceğim ama yıllardan beri böyle. başka hiçbir hayvanı sevmem (tavuk göğsü ve kuzu kuşbaşı dışında). hele akşam çökünce, aynalı salıncağın üzerinde gagalarını birbirlerine yaslayıp gözlerini kapamaları, panpa'nın sevgilisine masallar anlatması yok mu? insanın tüm stresini, canının sıkıntısını ve yorgunluğunu alıyor. kafa kafaya vermiş ve birbirlerinden hoşlanan iki kanatlının arasında boşluğa, o boşlukta asılı kalan aşka bakarken de bunların düğün davetiyesinin nasıl olacağını düşünüyorum. gerçek hayatta bunlar bana sıkıntı veren, yüreğimi dağlayan detaylar fakat muhabbet kuşlarına atfedince alabildiğine eğlenceli oluyor. haftaya sade bir düğün ve beyaz tülle çevrelenmiş, altına yeni kağıt serilmiş geniş bir kafeste balayı var. bu hafta içi birbirlerini biraz daha tanısınlar, ciku; hayatını birleştireceği ve ıslık da çalabilen bu yüzbaşıya biraz daha alışsın. ben davetiyeleri ve düğün programını hazırlarım. 

yaşasın panpa ve onun sonsuz aşkı ciku. 




Hiç yorum yok: