21 Temmuz 2011 Perşembe

thoughts of a dying atheist

bir süredir aklımda sadece şu sahne var: kızgın zeytinyağına sarmısak, domates, kekik ve biraz tuz atıp yeterince bekledikten sonra geniş bir tabağa koyduğum makarnanın üzerine bu sosu döküyorum, sonra çatalı yavaşça, profesyonel bir katilin şarjörü takarkenki soğukkanlılığı ve tam olarak ne yaptığını bilmenin dudaklarının kenarındaki hafif küstahlığıyla makarnanın içinde çeviriyorum. sarmısak ve domates birbirine karışmış, kekiğin kokusu ise burnuma doluyor. çatalım yükünü almışken hiç acele etmeden ilk lokmayı ağzıma götürüyorum. geniş beyaz porselen tabak, bira bardağında buzlu kola, televizyon açık, televizyonun camından yansıyan akşam güneşi ve yalnızlık. üstümü başımı sağa sola fırlatmışım eve gelince. kindar örümceğim muhsin nerede bilmiyorum, sitenin çimlerini sulayan tabancalar tiktakları müziğin sesine karışıyor. hafiften yorgun fakat huzurluyum. pazardan aldığım meyveleri gecenin ilerleyen saatlerinde yıkayacak ve film izlerken yiyeceğim. filmin orta yerinde bir yerde çöken ağırlık gözlerimi kapatacak, makarnanın bana verdiği yetkiye dayanarak hafiften kestireceğim yatağımda. boynumun altında iki yastık, masamın üzerinde boş bardaklar. 

bu biraz sonra başıma gelecek şeylerin küçük bir önizlemesi gibi, tek yapmam gereken eve giderken salkım domates almak. daha önce izlediğim bir filmi izleyeyim, yeni bir filmi beğenmeme gibi bir risk var fakat eskiler şaşmaz. kaybedenler kulübü'nün angut kuşu, son zamanlarda beni en fazla etkileyen şey oldu; kuzu budu gözün diye dolaşıyor ve her seferinde başka bir anlam, anlamsızlık ve tuhaflık buluyorum. bir şiir yazmaya çalışsam buna yaklaşmaya çalışırdım fakat neyse ki şiir üzerine herhangi bir denemede bulunmuyorum. bir hikaye yazmak bazen benim bile tahmin etmediğim kapılar açıyor, dördüncü paragrafta gelen demir pullu bir ejderhaya ve onun isli nefesinin dağıttığı bulutlara şaşkın bir çocuk gibi bakıyorum. yerdeniz büyücüsü'nü okuduğumdan beri ejderhalarla yaşamaya alıştım, ne güzeldin çevik atmaca!

domates soslu makarnaya çatalımla girişiyorum, kekiğin rayihası odanın içinde dolaşıyor. defalarca uyumak istiyorum.

Hiç yorum yok: