13 Temmuz 2011 Çarşamba

side by side

hızlı ve yorucu geçen günün ardından evime ulaşıp üstümü başımı sağa sola fırlatmak iyi oldu. hava yeterince sıcak değilmiş gibi bunu pekiştirmek için side'ye rölöve almaya gittik. dört erkek bir arabada a noktasından b noktasına giderken ne konuşursa, biz de ondan konuştuk: kadınlar, kadınlar, kadınlar ve memeleri. alçıpanın efendisi, hakedişin lordu, ekipler amiri ve bir de ben: bihaber mimar. arka koltukta bir elimde lazer metre, diğerinde ise planların çıktıları. ölçeksiz. ölçeği kaybettim bir süredir, fit to paper deyip geçiyorum. mimarlık değil de, başka bir işte çalışıyorum sanki. fotoğraf çekmek üzerine daha fazla düşünür oldum, oysa yeryüzüne mimarlık yapmak için gönderildiğimi düşünürdüm.

rusların neden güzel olduğuna dair fikirler arabanın camlarından sekip önüme düştü, bizde olmayan herhangi bir şey bize çekici gelir diye başladım; rusya'da da sarışın-mavi gözlü olmak yerine kara kaş ve kara göz prim yapardı. insanların ilgisini aynılık değil, sürüden ayrılanlar çekerdi. dolayısıyla rusya'ya gidersem iyi bir şansım olacaktı fakat gittiğim en uzak yer side'ydi. iş vardı ve rölöveyi benim almam gerekiyordu. eğer ortamda bir rölöve alınması gerekiyorsa, bu genelde benim başıma patlıyor. fatih terim'in boğaza nazır villasından tut da, istinye park'taki lüks makarnacıya kadar elimde metreyle dolaşmadığım yer kalmadı. bir makarnayı otuz kağıda bırakıyorlardı ki ulan bunun bi paketi bir lira ve beş kere makarna yapıyorsun zaten?

acıktım bak, şirketin hesabından yediğim domatesli kebabın ve künefenin üzerinden çok zaman geçti; yolda olmanın küçük bir demosunu bugün yaşadım ve keşke gezebileceğim bir işim olsun dedim. sıcakta çalışan insanlar, kamyon kasasına doluşanlar, trafik kazaları ve refüjler, çarşıda bikiniyle dolaşan turistler, tam donanımlı tırlar, inşaatlar derken bir sürü şeyle karşılaştım. bu bir sürü şey zamanla yazılarımı etkileyecektir fakat önce tava yoğurdunu bir tabağa aktarıp, çıtır pane kaplı vicdansız tavuk ile karnımı doyurmalıyım. açılmamış kolam da var, hayat güzel lan aslında. içince daha bir güzel ama, ne yazdığımı uyanınca anlamamayı seviyorum.


Hiç yorum yok: